Abdülmecid Ağabey'in şefkat tokadındaki, "hudut"tan maksat nedir, Van'da hizmet edilmesine neden sıcak bakmıyor?
Değerli Kardeşimiz;
"İKİNCİSİ: Öz kardeşim ve en birinci ve yüksek ve fedakâr bir talebem olan Abdülmecid'in Van'da güzel bir evi vardı. İdaresi yerinde, hem muallim idi. Hizmet-i Kur'âniyenin daha revaçlı bir yeri olan hududa gitmekliğim için arzumun hilafına olarak teşebbüs edenlere, içtihadınca, güya menfaatim için iştirak etmedi, rey vermedi. Güya, ben hududa gitseydim, hem hizmet-i Kur'âniye siyasetsiz, safi olmayacak, hem onu Van'dan çıkaracak idiler diye iştirak etmedi. Maksadının aksiyle şefkatli bir tokat yedi. Hem Van'dan, hem o güzel evinden, hem memleketinden ayrıldı. Ergani'ye gitmeye mecbur kaldı." (Lem'alar, Onuncu Lem'a.)
Burada "hudut"tan maksat Van ilimizdir. Üstad, Van civarında hizmet etmeyi arzuluyordu, ama buna karşı olanlar vardı. Bunların biri de Abdulmecid Ağabey idi.
Abdulmecid Ağabey, Üstad'ın bölgedeki nüfuzunu ve tesirini bildiği için Van'a gelmesini istemiyordu. Şayet Üstad, Doğu'da hizmet etse idi, hükümet daha katmerli zulüm yapacaktı. Zira Üstad'ın Doğu'daki nüfuzu ve tesiri, siyasete de bir parça temas ettiği için, bu durum evhamlı olan hükümeti daha da evhamlandırırdı. Bu sebepten dolayı; Abdulmecid Ağabey, Üstad'ın bu arzusuna olumlu bakmıyor.
Diğer sebebi ise; kendi rahatının ve huzurunun bozulacağı endişesi idi. Abdulmecid Ağabey’in tokat yemesinin sebebi muhtemelen bu endişesi olsa gerek.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
"Üstad, Van tarafında hizmet etmeyi arzularken, bu arzuya karşı olanlar vardı."
Bu cumlenize göre üstad hazretleri Vanda hizmet etmek istemiş. Ama şefkat tokadında:
"hududa gitmekliğim için arzumun hilâfına olarak teşebbüs edenlere.... "
Burda Van'a girmenin üstadın istemediği anlaşılmaz mı?
Evet, Hazret-i Üståd Bediüzzaman da, hükümetin yaş kuru demeden giriştiği o zulümkårane sürgünlük hareketinin icraatinı gaddarane, çok haksız ve zalimane görmüş, hatta bir ara buna kendi ihtiyarı ile girmeme, boyun eğmeme yönünde bir tedbir düşünmüş: hududa, yani Iran yakasına geçmeyi de tasarlamıştır. Bu niyet ve tasarısı hakkındaki tedbir ve düşünce, evvelâ Van'lı büyük alimlerden, özellikle Van müftüsü Şeyh Enver tarafından gelmişti. Hazret-i Uståd da o tedbiri bir ara ma’kul karşılayarak mülahazasını yapmıştı. Bu mülahazayı talebe ve dostları olan diğer ålimlere ve Van'ın ileri gelen zevatiyle de istişare etmişti. Istişare ettiği kimseler içinde kardeşi Molla Abdülmecid Efendi de vardı. Ancak o tasarı bir çok kimseler tarafından ma'kul ve isabetli karşılandığı halde, Üstàd'in kardeşi Molla Abdülmecid tarafından tasvib görmemişti.
Bu hadiseyi Hazret-i Üstâd çok zaman sonra, bir eserinde gayet zarifa ne bir şekilde şöyle ifade etmektedir:
"Öz kardeşim ve en birinci ve yüksek ve fedakâr talebem olan Abdül mecid'in Van'da güzel bir evi vardı. İdaresi yerinde, hem muallim idi. Hizmet-i Kur'âniye'nin daha revaçlı bir yeri olan hududa gitmekliğim için arzumun hilâfına olarak teşebbüs edenlere, içtihadınca güya men faatım için iştirak etmedi, rey vermedi. Güya ben hududa gitseydim, hem hizmet-i Kur'âniye siyasetsiz, safi olmıyacak, hem onu Van'dan çı- karacak idiler, diye iştirak etmedi. Maksadının aksiyle şefkatli bir tokat yedi. Hem Van'dan, hem o güzel evinden, hem memleketinden ayrıldı, Ergani'ye gitmeye mecbur oldu."
Hazret-i Ustâd'ın, herhangi bir sû-i kast gibi tehlikelerden muhafazası için Vandan ayrılıp hududa gitme fikir ve tedbirini ilk getiren, Van'lı meşhur Şeyh Enver Efendi olduğu; ilerde kaydedeceğimiz Van'lı Cemal Taylan'ın hatırasıyla sabittir. O zatın bu teklifini, Üstâd'la birlikte diğer bazı ulema da tasvip etmek di Fakat buna rağmen az üstteki Ustådın ifadesinin zâhirinden anlaşılan odur ki, kardeși Molla Abdülmecid Efendi, Hazret-i Üstâd'ın arzusuna muhalif olarak katılmadığı ve tasvib etmediği için o tedbir gerçekleşmemiştir.
Lakin "Bilinmiyen Taraflarıyla Said-i Nursi" kitabinda ise, Merhum Ali Çavuş' tan naklen: Şeyh Enver tarafından gelen o teklifin reddi ciheti Al den dogrudan dogruya Hazret-i Üstad'dır diye kaydedilmiştir."
Aynı vakıa hakkında hatırasını anlatan Van'lı Cemal Taylan ise: Şeyh Ever Efendi, Hazret-i Ustad Erek Dağından sürgün için alınmadan bir gün once, atlar hazırlatarak Hazret-i Ustad' Iran'a götürmeyi mutlak şekilde ve gayet israrla arzu edip hazırlıkları tamamlamışken, Hazret-i Ustad en son gününde gitmeyi reddedip o fikre uymadığını kaydeder.
Bu da yine Hazret-i Uståd'in Onuncu Lema'daki öz ifadesinde kendisinin ilk başta o teklif ve fikri ma'kul karşılamışken, fakat kardeşi Abdul mecid Efendi'nin karşı çıkması üzerine, o niyetinden vazgeçtiği anlaşılıyor gibi ise de, fakat şahsi mütalaamıza göre, Hazret-i Uståd'ın öz ifadesiyle, mezkur teklif ve tedbiri evvelà maddi sebebler dünyasına göre akli ve uygun bulmuş olduğu halde, yalnız tek bir Abdülmecid Efendi'nin karşı çıkma vesilesiyle ondan vazgeçtiği ile izah edilemez. Zira mezkůr tedbire, Van'ın büyük alim ve meşayihi de uygun görerek katıldıkları, Hazret-i Üstad da ilk başta maddi sebebler muvacehesinde onu uygun bulmuş olduğu gibi, aynı şekilde eğer sünůhat, istihareler ve ilhâmat cânibinden gelen manevi izni de almış olsaydı, bence mutlaka uyar ve onu uygulardı.
Yine şahsi kanaatıma göre, her işi ve hareketlerini ma'nevi ihtar ve ilhamların iznine göre tayin eden Hazret-i Üståd, herhalde ilk tedbire dair manevi cânibden izin alamadığı için ve kader-i İlâhi onun hakkında en uygun hizmet zemini olarak, mübarek Anadolu'yu tayin etmiş olmasından, ilk tedbirin uygulaması cihetine gitmemiştir, denilebilir.
(Mufassal Tarihçe-i Hayat 1. Cild syf/912-913)
Lazgin teşekkür ederim açıklamalar için