On Sekizinci Lem'a'daki İkinci Emare'yi izah eder misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"İkinci emare: Hz. Ali (r.a.) hırs ve tama' yolunda bid'alara tâbi olan bir kısım ulemaü's-su'u tokatladığı vakit, ulema içinde birisiyle merhametkârane konuşmaya başladı. Üstadımızı bilenlere malumdur ki Ankara rüesası İstanbul'da onu İngilizlere karşı mücahedatını takdir ederek onu istediler. Ankara'ya gitti. Van'da Medresetü'z-Zehra namında kendi darü'l-funununa yüz elli bin banknot, iki yüz meb'ustan yüz altmış üçünün imzasıyla i'tası kararlaştırılan layiha-ı kanuniye kabul edilmekle beraber, Şeyh Sinûsî makamında vilayat-ı Şarkiyeye vaiz-i umumiliği ve hem Darü'l-Hikmetin azaları orada Diyanet Riyasetinin azaları olmakla, o da içinde bulunmakla beraber meb'us olmak ve daha ne isterse yapılacak diye teklif ettikleri halde sırf sünnet-i seniyeye muhalif hareket etmemek için o teklifleri kabul etmeyip on dokuz sene, belki yirmi iki sene işkenceli bir esareti kabul eden Üstadımıza elbette Hz. Ali'nin (r.a.) ulemaü's-su'a hiddet ettiği zaman ona karşı hususi iltifatı olacak ve o mânevî mecliste onu okşayacak. Onun için bu hal bir emaredir ki Hz. Ali (r.a.), Hz. Gavs-ı Geylanî (r.a.) gibi umum muhatapları içinde bu Risale-i Nur'un bir vasıtası olan Hocamıza işareten iltifat ediyor."(1)

Hazret-i Ali Efendimiz (ra) manevî âlemin sultanı ve âlimlerin şahı olduğu için, istikbalde İslam’ın mukadderatı ile alakalı bir takım mühim hâdiselerle alakadar olmuş, İslam’a zarar veren bid’at ehli âlimleri manen tokatlamış, imana ve Kur’an’a hizmet etmiş âlimleri de manen taltif etmiştir.

“Ulema içinde birisiyle merhametkârane konuşmaya başladı” tabiri, Hazret-i Ali Efendimiz (ra)'in Üstad Hazretleri ile manevî âlemdeki konuşmasına ve ona iltifatına bir kinayedir. “Üstadımıza elbette Hz. Ali (r.a.)'nin ulemaü's-su'a hiddet ettiği zaman ona karşı hususi iltifatı olacak ve o mânevî mecliste onu okşayacak” ifadesi, zaten meseleyi açık bir şekilde hülasa etmektedir.

Üstad Hazretlerine zamanın idarecileri bid’atlere taraftar olması noktasında birçok makam ve rüşvetler teklif etmişler, ama o, bu tekliflere hiç iltifat etmediği gibi, otuz yıllık bir eza ve cefayı da göze almış ve onların zulmü altında sünnet-i seniyeyi müdafaa etmiştir. İşte bu büyük fedakârlığa manevî âlemin sultanı olan Hazret-i Ali (ra) gibi bir hakikat kahramanın alakasız ve bîgâne kalması kabil değildir.

(1) bk. Sikke-i Tasdik-i Gaybi, On Sekizinci Lem'a.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 4.100
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...