Aşırı tefekkür insanı delirtir mi, Risaleleri çok okuyup da aklını kaybeden yok mu?
Değerli Kardeşimiz;
Şeytanın desise ve hileleri çoktur. Şeytan, düşmanının idrak ve eğitim seviyesine göre hileler kullanır. İlmi ve idraki yüksek olan düşmanlarını, ince ve dehşetli akliyatlar ile aldatmaya çalışır. İdrak ve ilmi düşük olan avam insanları da böyle ipe sapa gelmez hezeyanlar ile aldatır.
Tefekkür şifa ovası gibidir, ne kadar açılırsan o kadar şifa bulursun. Yine manen sıhhat tarlası gibidir, ne kadar ekersen manen o kadar sağlıklı olursun. Tefekkürden dolayı deli olanı duymadık; lakin tefekkürsüzlükten dolayı çokları imanını ve ebedi hayatlarını kaybediyorlar. Asıl mecnunluk gaflettir.
Mesela, içkiyi özümsemiş ve içki ile yatıp kalkan bir kasabaya, içkisiz bir adam gitse, bu adama içki içmediği için deli derler. Halbuki sağlıksız ve deli olanlar onlar. Bizim çağımızda yaşayan insanların ekserisi manen ayyaş olmuşlar, akıllarını gaflet ile uyuşturmuşlar, normali anormal zannediyorlar. Tefekkür normal bir hal iken, anormal duruma gelmiş, bu yüzden anormal insanlar, normali anormal zannediyorlar.
Tarikat veya başka bir yoldan giden insanlar içinde bazılarının dengesiz hareketleri, umuma teşmil edilemez. Mesela doktorlar içinden birisi delirse, "aman doktor olmayın bak doktor olanlar deliriyor" dense, tam ahmakçasına bir hüküm olur. Yine subaylardan birisi delirse, "aman subay olmayın subay olanlar deliriyor" demek de aynı şekilde bir hezeyandır.
Üstad, tefekkürün en derinine indiği ve Risale-i Nurların bazı parçalarını binlerce kez okuduğu halde, kendi zamanında insanların en akıllılarından kalabilmiş. Demek okumak ve tefekkür insanlara zarar vermiyor.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
Hem hangi kitap olursa olsun, böyle hakaik-i İlâhiyeden ve imaniyeden bahsetmişse, alâküllihâl bir kısım mesâili, bir kısım insanlara zarar verir. Ve zarar verdikleri için, her mesele herkese neşredilmemiş. Halbuki şu risaleler ise, şimdiye kadar hiç kimsede-çoklardan sorduğum hâlde- sû-i tesir ve aksülâmel ve tahdiş-i ezhan gibi bir zarar vermedikleri, doğrudan doğruya bir işaret-i gaybiye ve bir inâyet-i Rabbâniye olduğu bizce muhakkaktır. (Yirmi Sekizinci Mektup)
Görüldüğü gibi Risalelerin zatı sû-i tesir ve aksülâmel ve tahdiş-i ezhan gibi zaralar vermiyor. Ancak Risale okuyan bir kimse başka sebelerden dolayı böyle bir zarar alması mümkündür. Dolayısıyla başka sebebler risalerin üzerine yüklenilemez. Örneğin: Psikolojik problemlerinden dolayı akli muhakemeyi kaybeden birisi risaleleri çokça okumaya başlayabilir. Dolayısıyla Risalaleri çokça okuduğu için muvazeneyi kaybetti denmez.