"Avâm-ı nâstan, hakaik-i diniyeyi tabir eden ancak yüzde birdir." Burayı izah eder misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"Sual: Avâm-ı nâstan, hakaik-i diniyeyi tabir eden ancak yüzde birdir."

"Cevap: Tabir etmemesi, bilmemesine delil olamaz. Evet, çok defa lisan, insanın tasavvuratından incelerini tabirden âciz olduğu gibi, kalbindeki ve vicdanındaki inceler de akla görünmez. Hattâ belâgat dâhilerinden Sekkâkî gibi bir zât, İmruu’l-Kays veya başka bir bedevînin ibraz ettiği belâgat incelerini kavramamıştır. Maahâzâ, imanın var olup olmadığı sorguyla anlaşılır. Meselâ âmi bir adama, bütün cihetleriyle, eczasiyle kudretinde ve tasarrufunda bulunan Sâniin, yarattığı bu âlemin bir cihette Sânii olup olmadığı hakkında bir sorgu yapıldığı zaman, 'Hiçbir cihette değildir! Olamaz!' dese kâfidir. Çünkü, nefiy cihetinin, yani Sâni’siz olamayacağının onun vicdanında sabit olduğuna delâlet eder."(1)

Her Müslüman kalben inandığı ve tasdik ettiği imana dair hakikatleri etraflı ve delilli bir şekilde ifade edemez. Böyle Müslümanların kalbindeki imana dair incelikleri ifade etmekte güçlük çekmesi, imansız olduğu manasına gelmez. İfade edememesinin sebebi kalbe ait şeylerin çok ince, derin ve latif olması; lafzın ise kesif ve kaba olmasındandır. "Anlıyorum, ama anlatamıyorum" ifadesinde olduğu gibi.

Bu sebeple avam insanların imanı sorgu ile bedahet ve kesinlik kazanır. Yani sualleri açık sorarsak, kalbindeki imanın incelikleri de lisanın bariz bir şekilde gelmeye başlar. Aslında sorgu avamın ifade güçlüğüne yardım etmek manası taşıyor. Yoksa avam insanların ağzından çıkan te’vile açık her ifadeyi küfre hamledersek, ortada Müslüman kalmaz.

Hulasa, avam bir Müslüman belki imanının ince ve latif hâllerini, tavırları ve lisanı ile tam ifade edemez, ama sorgulandığı zaman, kalbindeki imanının sahih ve sağlam şeklini ifade edebilir. Bu yüzden, avam insanların kalbindeki imanını bütün incelikleri ile ifade edememesini -hâşâ- imansız olmalarına delil gösteremeyiz.

Bazen öyle oluyor ki, âlim ve veli zatlar bile kalbindeki imanının letafetini ifade etmekte zorlanabiliyor. Öyle ise, iman hususunda sorgu yapmadan bir hükme gitmek yanlış olur. Üstad Hazretleri burada bu inceliğe işaret ediyor.

(1) bk. İşaratü'l-İ'caz, Bakara Sûresi, 3. Âyet Tefsiri.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 5.866
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

Ziyaretçi (doğrulanmadı)

"alemin bir cihette sanii olmasi" ne demektir? "Hicbir cihette degildir! olamaz dese kafirdir." diyor. Peki bir cihetter olur demesi nasil birsey? Ornek verebilir misiniz?

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Sorularla Risale

Cihet burada yön anlamında kullanılıyor Allah’a yön isnat etmek ise şirktir. Yani Allah Zatı itibarı ile yukarda, aşağıda, sağda solda, güneyde kuzeyde, doğuda batıda demek küfür ve şirk olur.

Allah yukarda dediğimizde ona bir yön bir mekan tahsis etmiş olur ve diğer cihetlerde olmadığını ima etmiş oluruz. Öyle ya sağda olan birisi solda, yukarıda olan birisi de aşağı da değil demektir. Yani Allah’a bir yön verdiğimizde diğer yönlerde olmadığını kabul etmiş oluyoruz. Bu ise iman açısından caiz değildir.

Allah bir yönde olmaktan münezzeh olduğu gibi her yön Onun irade ve kudretinin altındadır.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Sarıklıbirgenc

Şimdi burada Sanii eğer ki muazzam ve mükemmel olan bu kainati yaratan ALLAH (C.C) mı yapmıştır sorusuna hiçbir cihette değildir diye inkar edene kafi bir cevap diyebilir miyiz? Ne de olsa şu muazzam derecede olan kaniatın Yaratıcısı TEK VE BİR OLAN HAMD ONA MAHSUSTUR ALLAH (C.C). O zaman nasıl bir yol izlenmeli?

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Sorularla Risale

Allah’ın varlığını ve birliğini inkar eden bir adama karşı avamın imanını ifade etmek için söylediği basit bir cevap ile yetinmek doğru olmaz böyle inkarcılara karşı tabiat risalesi gibi bir cevap vermek icap eder.

Burada avamın imanının sorgu ile anlaşılacağı ifade ediliyor avam bir insan kalbinde ve ruhunda ki imanı çok kapsamlı ve derin bir şekilde ifade ve izah edemez onun yerine basit sorularla imanı anlaşılabilir denilmek isteniyor.

Ama maddeci felsefenin tesirinde kalıp küfür ve inkara sapan bir insana imanın çok kapsamlı ve delillerle izah ve ispat edilmesi gerekir onu basit şeylerle imana ve hidayete getirmek pek mümkün olmaz. Böyle inkarcılara karşı Risale-i Nurun o muazzam ve sarsılmaz delilleri ile mukabele etmek gerekir aksi takdirde onu imana ikna etmek pek müşkül olur.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.

BENZER SORULAR

Yükleniyor...