3. âyetin tefsiri
İçerikler
-
"Takvâ ile seyyiattan temizlenir temizlenmez, hemen onun ardında imanla tezyin edilmiş ve süslendirilmiştir." Önce iman sonra takva olması gerekmez mi?
-
"Kur’ân-ı Kerim, takvâyı üç mertebesiyle zikretmiştir: Birincisi; şirki terk, İkincisi; maâsiyi terk, Üçüncüsü; mâsivâullahı terk etmektir." İzah eder misiniz?
-
"A’mâl-i mâliyenin kutbu, zekâttır." cümlesini izah eder misiniz?
-
"اَلَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ hal iktizasına göre îcaz ise de aynı mânâyı ifade eden اَلْمُؤْمِنُونَ kelimesine nazaran itnabdır (uzundur). Evet, اَلْ harfi, اَلَّذِينَ ile مُؤْمِنُونَ kelimesi يُؤْمِنُونَ fiiliyle tebdil edilmiştir." İzah?
-
"اَلَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ" Burada neden "gaybün" denilmemiş de "el gayb" denilmiş. Yani nekre değil, lam-ı tarif kullanılmasının sebebi ne olabilir?
-
".., iman fiilini hayal nazarına gösterip, keyfiyetin tasvir edilmesine, dahili ve harici delillerin tecellisiyle imanın istimrar ve devam ile teceddüt etmesine işarettir." Açıklar mısınız?
-
İmanın "Zaruriyat-ı diniyeyi tafsilen ve zaruriyatın gayrısını icmalen tasdik etmekten hasıl olan bir nur" olmasını izah eder misiniz?
-
"Avâm-ı nâstan, hakaik-i diniyeyi tabir eden ancak yüzde birdir." Burayı izah eder misiniz?
-
"Hattâ belâgat dâhilerinden Sekkâkî gibi bir zât, İmruu’l-Kays veya başka bir bedevînin ibraz ettiği belâgat incelerini kavramamıştır." cümlesini izah eder misiniz?
-
"İman, Sa’d-ı Taftazanî’nin tefsirine göre; 'Cenâb-ı Hakkın, istediği kulunun kalbine, cüz-i ihtiyarının sarfından sonra ilka ettiği bir nurdur.' denilmiştir." Doğuştan Müslümanım ve cüzi irademi kullanmadım. Burayı nasıl anlayabiliriz?
-
"İman, Şems-i Ezeliden vicdan-ı beşere ihsan edilen bir nur ve bir şuadır ki, vicdanın içyüzünü tamamıyla ışıklandırır." cümlesini nasıl anlamalıyız?
-
"Evet, dağınık bir vaziyette bulunan efradı büyük bir sevinçle içtimaa sevk ettiren malûm âletin sesi gibi..." İzah eder misiniz, “malum alet”ten kasıt ne olabilir?
-
"Namazda lâzım olan tâdil-i erkân, müdavemet, muhafaza gibi 1ikame"nin manalarını müraat etmeye işarettir." cümlesini, özellikle "muhafaza" kısmını nasıl anlamalıyız?
-
"Namaz, kul ile Allah arasında yüksek bir nispet ve ulvî bir münasebet ve nezih bir hizmettir ki, her ruhu celb ve cezb etmek namazın şe’nindendir." İzah eder misiniz?
-
"Namazın erkânı, Fütuhat-ı Mekkiye'nin şerh ettiği gibi, öyle esrarı hâvidir ki, her vicdanın muhabbetini celb etmek, namazın şe'nindendir." cümlesini açıklar mısınız?
-
"Namaz, Hâlık-ı Zülcelal tarafından her yirmi dört saat zarfında tayin edilen vakitlerde manevi huzuruna yapılan bir davettir. Bu davetin şe’nindendir ki, her kalb, kemal-i şevk ve iştiyakla icabet etsin..." İzah eder misiniz?
-
"Namaz, kalblerde azamet-i İlâhiyeyi tesbit ve idame ve akılları ona tevcih ettirmekle adalet-i İlâhiyenin kanununa itaat ve nizam-ı Rabbânîye imtisal ettirmek için yegâne İlâhî bir vesiledir." cümlesini izah eder misiniz?
-
"Zaten insan medeni olduğu cihetle, şahsi ve içtimai hayatını kurtarmak için, o kanun-i İlahiye muhtaçtır." Bu cümleyi açıklayıp, örnek verir misiniz?
-
"Zekât da İslâmın kantarası, yani köprüsüdür." cümlesini izah eder misiniz?
-
"Zekât ile sadakanın lâyık oldukları mevkilerini bulmak için birkaç şart vardır: ... 3. Minnetle in'âmın bozulmaması..." Bu üçüncü şartı izah eder misiniz?
-
Zekat ve sadakanın layık oldukları mevkilerini bulmak için, sadakayı vermekte israf olmaması gerektiğini şart koşuyor Üstad. Acaba bunu nasıl anlamalıyız?
-
"Müslümanların birbirine yardımları, ancak zekât köprüsü üzerinden geçmekle yapılır. Zira yardım vasıtası zekâttır." İzah eder misiniz?
-
"İnsanların heyet-i içtimaiyesinde intizam ve asayişi temin eden köprü, zekâttır. Âlem-i beşerde hayat-ı içtimaiyenin hayatı, muavenetten doğar." İzah eder misiniz?
-
"Vücub-u zekât ile hurmet-i ribaya müraat etmediklerinden, tabakalar arası gittikçe gerginleşir, hatt-ı muvasala kesilir, sıla-yı rahim kalmaz." Zekât ve faizin, sıla-i rahimle ilgisi nasıldır?
-
"Tabakalar arasında musalâhanın temini ve münâsebetin tesisi, ancak ve ancak erkân-ı İslâmiyeden olan zekât ve zekâtın yavruları olan sadaka ve teberruatın heyet-i içtimaiyece yüksek bir düstur ittihaz edilmesiyle olur." İzahı?