"Aynen öyle de maslahat dahi yalan söylemeye illet olamaz. Çünkü muayyen bir haddi yok; sû-i istimâle müsait bir bataklıktır. Hükm-ü fetvâ ona bina edilmez." ifadesini nasıl anlamalıyız?
Değerli Kardeşimiz;
"Meselâ, seferde namazı kasretmenin sebebi, meşakkattir. Fakat illet olamaz. Çünkü muayyen bir haddi yok; sû-i istimale düşebilir. Belki illet, yalnız sefer olabilir. Aynen öyle de maslahat dahi yalan söylemeye illet olamaz. Çünkü muayyen bir haddi yok; sû-i istimâle müsait bir bataklıktır. Hükm-ü fetvâ ona bina edilmez. Öyleyse, اِمَّا الصِّدْقُ وَاِمَّا السُّكُوتُ Yani, yol ikidir, üç değildir. Ya doğru ya yalan ya sükût değildir."(1)
Yol ikidir, derken ya doğru söyleyeceksin ya da sukut edeceksin, üçüncü yol olan yalana cevaz yoktur, deniliyor. Üstad Hazretleri içtihadı ile bu zamanda yalanın cevaz verildiği noktaları da men ediyor. Zira bu asrın hususiyetleri ve gerekleri yalanın bazı meşru ruhsatlarını mümkün kılmıyor.
Malum içtihada açık hükümler zamanların değişmesi ile değişebilir, ki Üstad Hazretleri eski zamanda ruhsat verilmiş noktalara ruhsatı kaldırıyor. Sukut etmek insanın zor durumda kalmasına bir reçete bir çözümdür, sukut yalan sınıfına girmediği için, zor anlarda kullanılabilir. Yalana gitmektense sukuta gitmek daha salim ve ehven olanıdır. Bu sebeple Üstad Hazretleri "Ya sıdk ya sukut, yalana asla geçit yok." diyor.
(1) bk. Hutbe-i Şamiye.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
Ancak hasta birisine dahi moral amaçlı yalan söylenebilir diye hocalardan duyardım. Buna cevaz yoksa o zaman bu durum hasta olan kişiye yeis olur?
Bu duruma nasıl bakıyorsunuz?