"Bak şu kâinat bostanına; şu zeminin bağına, şu semanın yıldızlarla yaldızlanmış güzel yüzüne dikkat et!" cümlesini tevhid ile bağlantı kurarak açıklar mısınız?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Besmelenin sırlarında “kâinat siması, arz siması ve insan siması” ifadeleri geçer. “Yeryüzü” ve “insan yüzü” ifadelerini günlük konuşmalarımızda çoklukla kullanırız. Kâinat siması” ifadesi bizim için yeni bir mefhumdur. Ancak, büyüklüğüne hayalimiz ermese de aklen biliriz ki, onun da bir başlangıcı ve sonu vardır ve onun da kendine mahsus ayrı bir siması, ayrı bir görüntüsü mevcuttur.

Biz insan simasını bir bütün olarak rahatlıkla seyrederiz. Bu simadaki göz, kulak, burun, ağız gibi azaların kesreti, sima olmada vahdete ermiştir. Artık o çokluğu bir tek şey olarak ifade ederiz: Yüz.

Bu yüzde şirkin yeri yoktur. Yani, gözleri yapan başka, kulakları yapan başka olamaz.

Yeryüzünü bir bütün olarak göremesek bile ilmen onun tamamına vakıfız. Ayrıca haritalarla yerküresini de bir tek şey gibi seyretme imkânımız var. İnsan yüzünde olduğu gibi yeryüzünde de kesret içinde bir vahdet vardır. Nice dağlar, ovalar, denizler, nehirler bir araya getirilmiş ve bir tek şey olarak boy göstermişlerdir: Yeryüzü.

İnsan yüzünde olduğu gibi, bu yüzde de şirkin yeri yoktur. Yani, dağları yapan başka ovaları yapan başka olamaz. Denizleri yapan başka ormanları yapan başka olamaz.

Kâinat simasının yıldızlarını ve sistemlerini de aynı manada düşünebiliriz. Kâinat da bir tek sima gibidir, onun da galaksileri, sistemleri birbirinden ayrı düşünülerek farklı ilahlara isnat edilemezler. Hepsi bir araya gelmiş ve bir tek şey olmuşlardır: Kâinat

Bu derste geçen, “kâinat bostanı, zemin bağı ve semanın güzel yüzü” ifadelerini de aynı şekilde mütalaa ederiz. Bu bostanın farklı mahsullerini de bu bağın ayrı ağaçlarını da bu güzel yüzün değişik yıldızlarını da farklı ilahlara isnad etmek mümkün değildir.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yükleniyor...