Bediüzzaman; kırk bin kişinin vefat ettiği depremi "Teravih vaktinde kemâl-i neş’e ve sürurla, sarhoşçasına, gayet heveskârâne şarkılar" söylenmesine bağlıyor, nasıl anlayabiliriz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Cümlenin tamamı şöyle:

"Ramazan-ı Şerifin teravih vaktinde kemâl-i neş’e ve sürurla, sarhoşçasına, gayet heveskârâne şarkıları ve bazan kızların sesleriyle, radyo ağzıyla bu mübarek merkez-i İslâmiyetin her köşesinde cazibedârâne işittirilmesi, bu korku azabını netice verdi..."(1)

İsyanların artması ve günahların açıktan işlenmesinin rahmet ve bereket ayı olan mübarek Ramazan ayında irtikâb edilmesi Cenab-ı Hakk’ın gazabını celbeder ve etmiş..

Allah’ı tanımayan adamlara depremin manevî bir tokat olduğunu anlatamazsın. Böyle kimselere önce Allah’ın varlığı ve birliği ispat edilir, sonra imanın diğer rükünleri anlatılır.

Halbuki günah ve isyanlarda çok ileri giden geçmiş kavimlerin başına birçok bela ve musibet gelmiş ve niceleri helak olmuştur.

Bu husus bazı âyetlerde şöyle ifade edilir:

“Ne zaman ki, emrimiz geldi, Şuayb ve beraberindeki müminler, tarafımızdan bir rahmet sayesinde kurtuldular. Ve o zalimleri korkunç bir gürültü yakaladı da oldukları yerde çöküp kaldılar. Sanki orada hiç güzel gün görmemişlerdi. Dikkat edin, Semud kavmi nasıl helâk olup gittiyse Medyen de öyle yok olup gitti.” (Hud, 11/94-95)

Hz. Lut’un kavmi edepsizlikte haddini aştı, üzerlerine gökten taş yağdı.

(Azap) emrimiz gelince oranın altını üstüne getirdik. Üzerine de Rabbinin katında işaretlenmiş pişirilmiş balçıktan taşlar yağdırdık. Bunlar zalimlerden uzak değildir.” (Hud, 11/82, 83)

Hz. Hud’un kavmi olan Ad kavmi güçlüydüler ve kuvvetlerine güveniyorlardı. Bundan dolayı çok şımardılar. Allah ceza olarak dondurucu bir fırtına gönderdi, hepsi helak olup gittiler.

Biz de onlara dünya hayatında zillet azabını tattırmak için, o mutsuz kara günlerde üzerlerine dondurucu bir rüzgâr gönderdik. Ahiret azâbı elbette daha rezil edicidir. Onlara yardım da edilmez.” (Fussilet, 41/16).

Günümüzde de günah ve isyanların artmasından dolayı depremler, sel felâketi, kuraklık, hortum, kasırga gibi afetler meydana gelmekte ve nice insan vefat etmektedir. Eski kavimlerde olduğu gibi, bugün de ilâhî birer ihtar olan bu musibetlerden ders almayan insanların sayısı pek de az değildir.

(1) bk. Sözler, On Dördüncü Söz'ün Zeyli.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Okunma sayısı : 6.092
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

nurcu56

Şimdi bazıları Van ile ilgili halkın yarısı teröristlere destek verdiği için, bu bir ilahi ceza diyor. Aslında bu yaklaşım, Üstadın yaklaşımı ile aynı değil mi? Üstad da , umumi bir günahın umumi bir cezaya neden olduğunu ifade ediyor. Van ile ilgili yaklaşım yanlış dersek, "Radyodan ramazanda kızlara şarkı söyletildiği için musibet gelmiş olabilir" diyen Üstadın yaklaşımı da yanlış demek olmazmı?

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Editor (Muaz)

Bu meseleye birkaç noktadan bakabiliriz.

Evvela deprem gibi umumi musibetlerin kader noktasından çok sebepleri vardır. Bu yüzden sadece bir sebebe istinat etmek ve öylece izah etmek yanlış olur. Üstad Hazretleri bu sebeplerden bir tanesinin insanların kusur ve günahı olduğunu beyan ediyor. Şüphesiz Van depreminde de bu günah ve kusurların önemi çok büyüktür. Ve bu kusurların başında da teröre yeterli tepkinin verilememesi geliyor denilebilir.

İkincisi, Kürtler İslam’a sadık ve samimi bir milletirler. Kürtler adına hareket ettiğini ilan eden şarlatan örgüt ve onun yandaş siyasi partisi masum Kürt milletine çok zarar veriyorlar. Lakin Kürtlerin ekseriyeti ya bir korku ya bir fitne çıkmasın endişesi ile bunlara yeterli tepkiyi gösteremiyor ve bir cihetle onlara meydanı bırakıyorlar ki, bu kader noktasından cezayı mucip bir tavır olabilir.

Üçüncüsü, şehit ailelerinin samimi ve ızdırari duaları bu depremin celbine manevi bir tetikleyici olabilir. Lakin Allah böyle musibetleri zalimlere değil, hatasını görüp düzeltmesini bilebilecek masumlara musallat eder. Biz inanıyoruz ki masum Kürt çoğunluk bu ikazı görüp gereken dersi o aymaz ve azgın güruha vereceklerdir.

Dördüncüsü, aynı azgınlık ve aymazlık Türklerin bir kısmında da bulunmaktadır ki, Pkk ve şehitler de buna bir ceza ve ikaz diye düşünüyoruz. Evet bu mübarek Türk ve Kürt milletinin üstündeki bela ve musibetlerin en önemli manevi sebebi İslam kardeşliği yerine ikame edilen lanet ırkçılık illetidir. Derhal bu illetten tövbe ile temizlenmelidir, yoksa bu musibetlerin ardı arkası kesilmez.

Son olarak, işi sadece Türklere ve Kürtlere fatura edip çok yönlü düşünmemek hata ve yanlıştır. Ve bu musibetlerden gereken dersi almamaktır diye düşünüyoruz.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Cem Demir

Sadece kızların sesi radyo vasıtasıyla işittirilmesi netice verdiğini belirtiyor ama şimdi bu günahların bin katı televizyon internet vasıtasıyla daha fazlası görsel olarak video olarak (açık saçıklık) olduğu halde neden daha şiddetli depremler olması gerekmiyor muydu? O dönemin şartlarında sefahat vasıtaları oldukça cüzi ve azdı. Ama şimdi şefaat vasıtaları ve günahlar binlerce kat artmış. Burayı nasıl anlamak gerekiyor.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Editor (Muaz)

Musibet ve bela sadece depremden ibaret değil ekonomik krizler, geçim darlığı, sel, savaş, işgal vesaire gibi musibetlerin çoğalması bu günahların artması ile orantılıdır.

Ayrıca deprem adetullah gereği belli aralıklarla vuku buluyor her günahın artmasında deprem olsa o zaman imtihan bozulur adetullah buna müsaade etmez. Günah torbası dolar sonra büyük bir musibet ile bu torba boşalır sonra döngü devam eder ve bu da belli bir aralık ile meydana gelir ki depremde zaten bu aralıklar ile meydana geliyor.

Diğer bir husus temiz bir ortam azıcık pisliğe bile tahammül edemez hemen temizlenmesini iktiza eder günahların nispeten az işlendiği dönemler temiz dönemler olup azıcık günahı kaldıramıyor hemen cezayı iktiza ediyor. Ama ortam pis ise bu cezanın gecikmesine sebep olabiliyor yani Allah temizlenme imkanını uzatıyor ise bu insanların ahiret açısından çoğunluğunun tehlikede olduğu anlamına geliyor.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
karolin

Günah, günahtır. Ama o zamanın şartlarında kadın sesleriyle müzikler vermek, anladığım kadarıyla sadece radyodan müzik açtık dinlettik anlamı taşımıyor bence. Orada bir kasıt var. Mübarek bir ayda, ibadet ayında niye radyodan böyle bir şey yapılır ki,amaç kasıtlı. Ramazan ayında insanların önünde yemek yiyen kasıtlı insanlar gibi birşey. Normalde yemek  yemek gerçi mübah ama kasıtlıca böyle yemek büyük günah.

Bir yanlışım var mı? Deprem münasebetiyle zihnimi kurcaladı. Şimdiden Allah razı olsun. 

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Editor (Muaz)
Güzel bir bakış açısı. 
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.

BENZER SORULAR

Yükleniyor...