"Ben, bunlara ne edeyim ve ne diyeyim?" İzah eder misiniz; Üstad, onlara birkaç cümleyle yol gösterse daha iyi olmaz mıydı?
Değerli Kardeşimiz;
"İkincisi: Bugünlerde benim yanıma müteaddit ayrı ayrı zatlar geldiler. Ben onları âhiret için zannettim. Halbuki ya ticaret veya işlerinde bir kesat ve muvaffakiyetsizlik olduğundan, bize ve Risale-i Nur'a, muvaffakiyet için ve zarardan kurtulmak niyetiyle müracaat edip, dua ve istişare istediklerini anladım."
"'Ben, bunlara ne edeyim ve ne diyeyim?' diye tahattur ettim. Birden ihtar edildi: 'Ne sen divane ol ve ne de onları divanelikte bırakıp divanece konuşma. Çünkü yılanlar zehirine karşı tiryak tedarikiyle ve onları kaçırmasıyla meşgul ve vazifedar bir tek adam, yılanlar içinde duran ve sineklerin ısırmasına mâruz olan ve sinekleri kaçırmak için çok yardımcıları bulunan diğer bir adama, yılanların ısırmasını bırakıp, ona, sinekler ısırmamasına yardım için koşan divanedir ve onu çağıran dahi divanedir. O sohbet dahi divanece bir konuşmaktır.'"
"Evet, hadsiz hayat-ı uhreviyeye nispeten muvakkat ve fâni kısacık hayat-ı dünyeviyenin zararları, sineklerin ısırması gibidir. Hayat-ı ebediyenin zararları, ona nispeten yılanların ısırmasıdır."(1)
En büyük musibet dine gelen musibettir. Hastalık, geçim darlığı, dünyevî bela ve musibetler ise, insanın dünya hayatından ahiret hayatına yönelmesine sebeptir. Bu sebeple, Üstadımız bütün dikkatini dünyevî musibetlere değil (çünkü bu musibetler ahirete zarar değil, fayda temin ediyor) dine gelen musibetlere ayırmıştır.
Yılanın zehri dinî musibetleri, sineğin ısırıkları ise dünyevî sıkıntıları temsil ediyor. Hâliyle Üstad gibi manevî hekimlerin birinci vazifesi, yılanın zehrine çare aramaktır. Dünyevî musibetleri tedavi etmek ikinci plandadır ve bu hususta çare olabilecek vesileler çoktur. Şayet Üstadımız o kapıyı açmış olsa idi, insanlar sel gibi akın edecekti. O zaman da asıl ve en mühim vazife olan iman hizmeti sekteye uğrayacaktı.
(1) bk. Kastamonu Lâhikası, 84. Mektup.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
Burayı biraz daha açar mısınız?
Bir insanın ahireti tehlike içinde ise bu insana yardım etmek ve bu insanın imdadına koşmak çok zehirli bir yılanın ısırığına maruz kalan adamın durumu gibidir.
Bir insanın dünyevi menfaatinin birazcık zarara uğraması ve işlerinin biraz kesat olması ise sinek ısırığına maruz kalan adamın durumu gibidir.
Aklı başında olan bir adam öncelikli olarak hangi adamın imdadına koşar ve yardım önceliğini kime verir. Elbette durumu daha vahim daha ağır olan adamın imdadına ve yardımına koşmak hem iman hem de insanlık gereğidir.
Zehirli yılan ısırığına maruz kalmış adam ölmek üzere iken sinek ısırığına maruz kalan adamın imdadına ve yardımına koşmak divanelik ile izah edilebilir.
Üstadımız milyonlarca insanın imanını kurtarmak üzere çalışıp çabalarken bazı kimselerin ticaretim iyi gitmiyor, dünyevi kazancım daha bereketli olsun, işlerim açılsın, dünyam kurtulsun düşünesi ile Üstadımızdan yardım beklemesi ve Üstadımızı kendi ile meşgul etmesi abes ve mantıksızdır.
Üstadımız bu niyet ile gelen kimselere kapısını kapatmış sadece ve sadece iman kurtarma hizmetine odaklanmıştır. Böyle hassas ve önemli bir iman hizmetini aksatacak şekilde dünyevi bir beklenti ile Üstadımızı oyalamak ve ziyaretine gelmek sinek ısırığını yılan ısırığına tercih etmek anlamına gelir.
Allah razı olsun