"Ben bütün lisanların kuvvetine malikim." Burada anlatılmak istenen nedir?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"Aynen öyle de Kur'ân-ı Hakîm, ehl-i şuura imamdır, cin ve inse mürşiddir, ehl-i kemale rehberdir, ehl-i hakikate muallimdir. Öyleyse, beşerin muhaverâtı ve üslûbu tarzında olmak, zarurî ve kat'îdir. Çünkü cin ve ins münâcâtını ondan alıyor, duasını ondan öğreniyor, mesâilini onun lisanıyla zikrediyor, edeb-i muaşereti ondan taallüm ediyor ve hakeza, herkes onu merci yapıyor."

"Öyleyse, eğer Hazret-i Mûsâ Aleyhisselâmın Tûr-i Sina'da işittiği kelamullah tarzında olsaydı, beşer bunu dinlemekte ve işitmekte tahammül edemezdi ve merci edemezdi. Hazret-i Mûsâ Aleyhisselâm gibi bir ulül'azm, ancak birkaç kelamı işitmeye tahammül etmiştir. Mûsâ Aleyhisselâm demiş: اَهٰكَذَا كَلاَمُكَ؟ قَالَ اللّٰهُ: لِى قُوَّةُ جَمِيعِ اْلاَلْسِنَةِ ["'Senin kelâmın böyle midir?' Allah buyurdu: 'Ben bütün lisanların kuvvetine mâlikim.'" (Süyûtî, ed-Dürrü'l-Mensûr, 3:536)] (Mektubat, Yirmi Altıncı Mektup, Birinci Mebhas.)

Allah’ın vermiş olduğu cevapta şöyle bir incelik bulunuyor:

"Senin tahammül edemeyip bayıldığın bu birkaç kelam, kelam sıfatımın çok gölgelerden geçmiş bir tecellisidir; nefsü'l-emirdeki kelamıma ancak ben tahammül edebilirim."

“Ben bütün lisanların kuvvetine malikim." tabiri de bunun bir ifadesi oluyor. Yani kelam sıfatının tecelli safhaları çoktur ve hepsi de Allah’a aittir. Cenab-ı Hakk’ın bir arı ile konuşması ile bir peygamber ile konuşması arasında mukayeseye gelmeyecek farklar bulunuyor.

Ayrıca dağı taşı parçalayan bir tesir kâinatın içindedir ve nefsü'l-emirdeki kelam sıfatını birebir karşılamaz. Ezelî olan bir sıfatın kâinat içinde birebir yansıması ve tezahür etmesi zaten mümkün değildir. Bu yüzden kâinat ve içindekiler, Allah’ın mutlak sıfatlarının gölgelerinin gölgeleridir ya da yetmiş bin perdeden geçmiş hâlleridir.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 4.292
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

nurcu56

"Senin kelâmın böyle midir?" Allah buyurdu: "Ben bütün lisanların kuvvetine mâlikim." Burada dillerin kuvvetini nasıl anlayabiliriz? Dillerin çeşitleri denmiyor mesela...

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Sorularla Risale

Hadisteki "Ben bütün lisanların kuvvetine mâlikim." ifadesinde, Allah, "her dilden bir mu’cize yaratabilirim" diyor.

Hz. Musa (as)’in mazhar olmuş olduğu kelamullah, insanı aciz bırakan bir mu’cizevî güce sahip olduğu gibi, Allah insanların kendi aralarında kullanmış olduğu bütün dillerin de inceliklerine sahiptir. Ve bu dillerden de insanın taklit edemeyeceği mu’cizeler yaratır ve yaratmıştır. Nitekim Kur’an da Arapça dilinde indirilmiş ilahî bir mucizedir, Allah’ın kudretini gösteren bir numunedir.

Şayet Allah Kur’an’ı başka bir dilde indirmiş olsa idi, yine taklidi kabil olmayan bir mu’cize olacaktı. Ki bu da Allah’ın diller üstündeki sonsuz kuvvet ve kudretini gösteren serlevhadır.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.

BENZER SORULAR

Yükleniyor...