Beşinci Hakikat'in haşiyesinde ve birçok yerlerde geçen, arzın nısfı ve nev’i beşerin humsunun İslamiyetle münasebeti, zaman ve mekân açısından kıyamete kadar devamlı bir kaide olabilir mi?
Değerli Kardeşimiz;
İslam dünyası tarihin her döneminde nev-i beşerin yaklaşık olarak "beşte birisini" teşkil etmiştir. Meselâ, bugün dünya nüfusu yedi buçuk milyar ise, İslam âlemi bir buçuk milyar nüfusu ile yaklaşık olarak dünya nüfusunun "beşte birine" tekabül ediyor. Bu gibi tahminî rakamlarda rakam bire bir ölçülmez, takribî olarak değerlendirilir.
Keyfiyet açısından, yani dünyayı siyaseten idare etme noktasından İslam âlemi bazı zamanlar dünyanın tamamını, bazı zamanlarda ise yarısını elinde tutmuştur. Meselâ Emevî, Abbasî, Selçuklu, Osmanlı dönemlerinde dünyanın yarısı, hatta tamamına yakını İslam medeniyetinin hükmü ve tesiri altında kalmıştır. Osmanlının yıkılmasından sonra siyaseten en zayıf sürecini yaşayan İslam âlemi, yine de insanlığın yoğun yaşadığı bölgelerde söz sahibidir.
Netice olarak, "beşte bir" ifadesi Müslüman nüfusa, "yarısı" ifadesi ise Müslümanların insanlık içinde siyasî hâkimiyetine işaret etmektedir.
Burada nazara verilen mesaj şudur:
Geçmiş peygamberlerin bir kısmının hiç ümmetleri olmamasına, bazılarının birkaç ümmeti bulunmasına mukabil, Habib-i Kibriya Efendimizin (asm) ümmeti bir İlâhî lütuf olarak dünyanın birçok ülkelerine hak ve hakikati ulaştırmış, bazı bölgelerine ve devletlerine hâkim olmuş, imparatorluklar kurmuş ve sayıca da insanların yaklaşık "beşte biri" gibi büyük bir rakama ulaşmıştır.
"Arzın nısfı", yani yarısı tâbiri elbette ki bütün dönemler için söz konusu değildir. Ama o noktaya ulaşıldığı devirler olmuştur. İnsanların beşte biri ifadesi de bu mânâda değerlendirilmelidir.
Asr-ı saadet'te ne insanların beşte biri ne de dünyanın yarısı İslâm ile müşerref olmuş değillerdi. Kıyamete yakın da yine İslam mağlup bir halde intişarını devam ettirmekle birlikte, bu nisbetlerde büyük düşmeler olabilir. Ancak, İslam'ın ilk intişarından kıyamete kadar hidayete eren bütün insanlar ve İslam nurunun ulaştığı bütün beldeler birden nazara alındığında, geçmiş peygamberlerle kıyaslanamayacak kadar büyük rakamlara ulaşılır.
Peygamber Efendimizin (asm), “Evleniniz, çoğalınız, ben kıyamette sizin çokluğunuzla iftihar edeceğim.”(1) hadis-i şerifleri, mahşer meydanında bütün ihtişamıyla tahakkuk edecektir.
(1) bk. Beyhaki, Şuabü'l-İman, VII, 81.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar