"Bir delilden, bir emareden neşet etmeyen bir ihtimalin ehemmiyeti yok; kati ilme şek katmaz, yakin-i hükmiyi sarsmaz." cümlesini izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
Sokaktan geçen herhangi bir adamın birisini öldürmeye gitme ihtimali de vardır. Ancak bu konuda herhangi bir emare, bir delil olmadığına göre böyle bir ihtimali dikkate almak manasızdır. Biz o adamın başka bir işe gittiğine hükmederiz ve bu hükmümüzü o delilsiz ihtimal sarsmaz.
Bizim bir şeyi zihnen kabul etmemiz, ancak bir delil ile olabilir. Delil ve burhan olmadan bir şeyi tasdik etmemiz, makbul ve geçerli değildir.
Zatında mümkün olan her şeyi vaki kabul etmek, zihnî bir marazdır. Bu sebeple vukuat ile imkânatı birbiri ile karıştırmamak gerekir.
İmkân-ı Zatî: Bir şeyin aslında mümkün olma haline denir. Mesela; Karadeniz zatında pekmez denizine dönüşebilir. Allah dilerse Karadeniz’i pekmez haline dönüştürebilir.
İmkân-i Zihnî: Zatında mümkün olan bir şeyin, zihnen olmuş gibi kabul edilme halidir. Mesela, Karadeniz’in pekmez olmasını zatında mümkündür diye, zihnen de pekmez kabul etmek aklî bir hastalıktır. Bir şeyin zatında mümkün olması, zihnen de olmasını gerektirmez. Bizim bir şeyi zihnen kabul etmemiz, bir delil ve burhan ile olabilir. Yani delil ve işaretler; Karadeniz’in pekmeze dönüştüğünü gösteriyor ise, ancak o zaman zihnen onun pekmez olduğunu kabul ederiz, yoksa delilsiz ve işaretsiz, zatında mümkündür diye onu pekmez olarak kabul etmemiz aklî bir hastalıktır.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü