''Bir fikre davet cumhur-u ulemanın kabulüne vabestedir. Yoksa davet bid'attır, reddedilir.'' ifadelerini izah eder misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Cadde-i Kübrâ, ümmetin ekseriyetini istifâde ve istifâze edeceği yoldur.

İşte bu büyük cadde, sadece bir âlimin şahsî fikir ve düşüncesiyle tahakkuk edemez. Ancak o zamanda yaşayan ve ümmetin kıvâmını teşkil eden ulemânın ekseriyetinin itibar ettiği ve kabul ettiği fikir, yol ve tarz, umum ümmete noktâ-i istinâd olur ve cevap verebilir.

Bunun dışında, hususî içtihadlar ve kanâatler umumileştirilemez, serbest bırakılır, ona münâsip istidâtların insâfına terk edilir. Yani siz, Fırat Nehrini dar bir dereden sevkedemezsiniz. Fakat dar dereler ve çaylar, Fırat’ın yatağından rahatlıkla akabilir.

Dolayısıyla umum ümmetin gidebileceği yollar, ekser müçtehidlerin ve Cumhur-u Ulemânın tensib ettiği büyük yoldur. Koca ümmeti dereler gibi dar olan şahısların içtihadlarına zorlamak, ihtilâfların ve mücâdelelerin tohumlarını atmak demektir.

Buna binâen, Üstad Hazretleri kendi zamanında din nâmına yapılmak istenen hususi ve kasıtlı içtihadlara, ümmetin zorlanmasını uygun görmüyor ve muhâlefet ediyor. Nitekim bu uygulamalar zoraki yapılmak istenmiş, ümmet kabul etmemiş, reddetmiştir. Ve o içtihâdlar, bid’ât olarak kalmıştır. Hatta Üstadımız, Kur’ân'ın tefsiri konusunda da aynı fikri savunmuştur.

Bütün ümmete, noktâ-i istinâd ve menbâ-ı hakikat olacak hakiki bir tefsirin yapılabilmesi hususunda; her ilmin ihtisâs sahibinin bir araya gelebileceği umumi bir heyetin yapacağı tefsir, bütün İslam âlemine numune olacağını ifâde ederek; burada da şahsa bedel cumhurun, bu meselede bir araya gelmesini ciddiyetle nazara vermiştir.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

zeynepyavuz

Buradaki konu ile alakalı olan bidat kavramını misal ile izah eder misiniz

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Editor (Muaz)

Cumhur-u ulemanın karşılığı icma demektir. İcma ise İslam alimlerinin çoğunluğunun bir görüş üzerinde ittifak etmesi anlamına geliyor. Ve icma şeriatın Kur’an ve sünnetten sonra üçüncü delili üçüncü kaynağıdır.

Birisi kalkıp icmanın kabul ettiği görüş ve içtihadın aksini iddia ederse aynen sünnete muhalefette olduğu gibi bidat ve dalalete girmiş olur.

İcma ümmetin ortak aklı, kolektif şuuru ve hata yapması neredeyse imkansız olan bir müctehidi hükmünde olduğu için icmaya muhalefet aynen sünnete muhalefet ile eşdeğerdir ve bidattir.

"Mü'minlerin icması hüccet teşkil eder. Zira müminlere muhalefet etmek, Rasule muhalefet etmeyi gerektirir. Onların üzerinde icma ettikleri her hususta mutlaka Rasulden gelmiş bir nass vardır." (Mecmu'ul Fetava, 7/38)

"Kendisine doğru yol açıkça belli olduktan sonra, Peygamber'den ayrılıp mü'minlerin yolundan başkasına uyan kimseyi, yöneldiğine döndürürüz ve onu cehenneme yaslandırırız. Orası ne kötü bir dönüş yeridir " (en-Nisâ, 4/1 15).

Bu ayete göre, müminlerin yolundan yani icmadan başkasına uymak caiz değildir.

"Ümmetim dalâlet üzerinde birleşmez" (İbn Mâce, Fiten, 8).

"Müslümanların güzel gördüğü şey, Allah katında da güzeldir" (Ahmed b. Hanbel, I, 379).

Bu iki hadiste cumhur-u ulema ve icmanın önemine ve delil olmasına işaret ediliyor.

İcmaya muhalefetin asgari hükmü haram ve dalalettir. Bu hususta Ebu Muzaffer es-Sem'ani (v. 489) şöyle demektedir:

"Ümmetin durumunu bildiğimiz ve onların icmaya muhalefet edenlerin dalalet ve hata üzere olduğu hususunda ittifak ettiklerini ve de icmaya karşı gelenleri itaatten çıkmak, vahdeti bozmak, müslümanlara karşı haddini aşmak ve onlara muhalefet etmekle suçladıklarını ve de bunu basit bir mesele olarak görmediklerini bilakis bunu büyük bir iş ve de çok kötü bir kabahat olarak kabul ettiklerini gördüğümüz zaman bütün bunlar, onların Müslümanların icmasını muhalefet edilmesi haram olan bir hüccet olarak gördüklerine delalet eder." (Ebu Muzaffer es-Sem'ani, Kavati'ul edille fi'l Usul, 1/469)

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.

BENZER SORULAR

Yükleniyor...