"İçtihad kapısı açıktır. Fakat şu zamanda oraya girmeye altı mâni vardır." Bu kapı neden açık? Bu cümle de Üstad'ın bir içtihadı değil mi?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Burada iki sual var:

1. İçtihat kapısı açık ise neden mani var?

Kâinatta tekâmül ve değişme kanunu esastır. Bu kanundan dolayı, içtimai yapı devamlı bir değişim ve terakki içindedir. Bir dönem için hayati ehemmiyet taşıyan bir mesele, başka bir dönemde sıradan ve ehemmiyetsiz hale gelebiliyor.

"Zamanların değişmesi ile hükümler de değişir." prensibi, fıkhın önemli bir umdesi olduğuna göre, bu kanun hiçbir zaman hususiyetini kaybetmez. Belki bu hüküm bazı zaman ve dönemlerde incelir ve işlemesi mümkün olmayacak bir vaziyete gelebilir; ama asla kopmaz ve değişmez. Üstad'ın "açık, ama mani var" demesi bu manayadır.

Yani kanun olarak içtihat kapısı asla kapanmaz ve değişmez; ama bu zamanın şartlarında oraya girmek de içtimai açıdan pek mümkün değildir.

Üstad'ın içtihad noktasındaki tesbitleri hâlihazır için ehemmiyetli ve hayati tesbitlerdir. Ama bunun ilanihaye böyle gideceğine ve değişmeyeceğine hüküm vermek, fıtrat ve kâinat kanunları açısından pek mümkün değildir. Her on senede bile içtimai hadiseler çok çabuk değişip başka bir suret alabiliyor. Bilhassa haberleşme ve ulaşım vasıtalarının hızla geliştiği bu dönemde, hükümler daha hızlı ve daha akışkandır.

Üstad'ın, "Bu mâniler kıyamete kadar devam edecek." diye bir hükmü de olmadığına göre, bu manilerin kalkıp maneviyatın tekemmül ettiği bir toplumda, pekâlâ içtihat kapısı kullanılabilir. Kış değişmedikçe kışın hükümleri de değişmez; ama kışın yaza yer vermesi de Allah’ın değişmez bir kanunudur.

2. Üstad'ın bu ifadeleri de bir içtihat değil mi?

Evvela ifade edelim ki, her zamanın bir müceddidi vardır. Ahir zamanın müceddidi Üstad Bediüzzaman olduğu için, elbette bu konuda söz sahibi o olacaktır. Biz konuya bu açıdan bakıyoruz.

Bununla beraber, elbette Üstad Hazretlerinin içtihat hakkındaki bu teşhis ve tespiti de bir içtihat ve bir tefsirden ibarettir.

Üstad Hazretlerinin bu tahlil ve içtihadı, bu asrın bünyesine ve fikrî yapısına tam mutabıktır ve uygundur.

Bir müçtehidin içtihadı şeriattandır; ama şeriatın kendisi değildir. Bir içtihadın bütün ümmeti bağlayabilmesi için, bütün müçtehitlerin bu içtihat üstünde ittifak ve icma etmesi gerekir. Zira müçtehitlerin bir içtihat üstünde icma ve ittifak etmesi de şeriatın Kur’an ve sünnetten sonra üçüncü bir delili ve üçüncü bağlayıcı bir unsurudur.

Yani bir müçtehidin içtihadı sadece kendini bağlarken, bu içtihat bütün müçtehitlerce tasdik edilir ve üzerinde ittifak edilir ise, o zaman bu içtihat şeriatın muhkem bir hükmü gibi bütün ümmeti bağlar hale gelir ve bir nevi kanunlaşmış olur.

“Bir fikre davet, cumhur-u ulemanın kabulüne vâbestedir. Yoksa davet bid’attır, reddedilir.”(1)

1) bk. Mektubat, Hakikat Çekirdekleri: 25.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 8.576
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

fakirullah

"Bu dürûs-u Kur'aniyenin dairesi içinde olanlar, allâme ve müçtehidler de olsalar; vazifeleri -ulûm-u imaniye cihetinde- yalnız yazılan şu Sözler'in şerhleri ve izahlarıdır veya tanzimleridir. Çünki çok emarelerle anlamışız ki: Bu ulûm-u imaniyedeki fetva vazifesiyle tavzif edilmişiz.“ Mektubat ( 426 )
Bu ifadeden anlaşıldığı gibi Risale-i Nur fetva vazifesini deruhte etmiştir. Bu sebeple bir meselede Risale-i Nurun getirdiği fetva/ ölçü/ hüküm müçtehidler tarafından bile itiraz edilip, cerh edilemez. Elhasıl, “İçtihad kapısının kapandığı” ifadesi Üstadın(RA) bir içtihadı olarak değerlendirilse bile, Üstad veya tercümanı olduğu risaleler böyle bir içtihadı bihakkın yapmaya kadir ve yetkili yegane mercidir.
“Risale-i Nur eczaları, Kur'anın tereşşuhatıdır.” Mektubat ( 426 )
İlk yazıldığından şu ana kadar gerek Türkiye’de gerek İslam aleminde bulunan ulema risaleleri takdir etmişler, risalelerin ölçüleriyle dini ve içtimai meselelere çare aramışlar. Vehhabi kökenli veya ilmi enaniyet sebebiyle bazı itirazlar olmuşsa da delil ve bürhanla risale-i nurun hükmünün aksine bir fetva ehl-i sünnet vel cemaat dairesinde yapılamıyor.
"Risale-i Nur, bu asrı ve gelecek asırları tenvir edecek olan bir mu'cize-i Kur'aniyedir." Tarihçe-i Hayat ( 463 )

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.

BENZER SORULAR

Yükleniyor...