"Bir mâni olmazsa, bir iki ay burada yalnız kalmak arzusundayım. Barla’ya dönsem..." Üstad o dönemde serbest miydi? Öyle ise neden kaçmadı?
Değerli Kardeşimiz;
"Aziz kardeşlerim;
Ben şimdi Çam Dağında, yüksek bir tepede, büyük bir çam ağacının tepesinde, bir menzilde bulunuyorum. İnsten tevahhuş ve vuhuşa ünsiyet ettim. İnsanlarla sohbet arzu ettiğim vakit, hayalen sizleri yanımda bulur, bir hasbihal ederim, sizinle müteselli olurum. Bir mâni olmazsa, bir iki ay burada yalnız kalmak arzusundayım. Barla’ya dönsem, arzunuz vechile sizden ziyade müştak olduğum şifahî bir musahabe çaresini arayacağız. Şimdi bu çam ağacında hatıra gelen iki üç hatırayı yazıyorum..." (Mektubat, Dördüncü Mektup)
Üstad Bediüzzaman kaçmayı düşünseydi, Van Erek dağındayken kaçardı. Kendisine İran veya Arabistan'a kaçırma hususunda yardımcı olacaklarını ifade eden aşiret reislerine, daha sonraları Emirdağ Lahikasında bir mektunda ifade ettiği
"Evvelâ: Biz, imanı kurtarmak ve Kur’ân’a hizmet için, Mekke’de olsam da buraya gelmek lazımdı. Çünkü en ziyade burada ihtiyaç var. Binler ruhum olsa, binler hastalıklara müptelâ olsam ve zahmetler çeksem, yine bu milletin imanına ve saadetine hizmet için burada kalmaya Kur’ân’dan aldığım dersle karar verdim ve vermişiz." (Emirdağ Lâhikası-I, 145. Mektup.)
cümlesi gösteriyor ki, Üstad'ın bu ülkede hizmet-i iman için kalması, manevi bir emir ve vazifedir. Bu nedenle sürgün gönderildiği her yeri İman Hizmetinin yeni bir medresesi olarak görmüş, beşer zulmü ile kaderin planının mükemmel işlediğini ilan etmiştir.
İşte Üstad'ın kaçmayacağını ve menfi hiçbir harekete girmeyeceğini iyi bilen devlet ricali, Barla döneminde belirli bir dairede onu serbest bırakmış ve sıkmamıştır. Fakat risalelerin yazılması ve çoğaltılarak her yere girmesiyle tarassutlar, hapisler, mahkemeler ve sürgünler sıklaştırılmış ve daha ziyade eziyet verilmiştir.
İlave bilgi için tıklayınız:
- Üstad'ın "Mekke’de olsam da buraya gelmek lazımdı." ifadesini açar mısınız? (Video)
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü