"Bir tek masum, dokuz cani olsa, yine o gemi hiçbir kanun-u adaletle batırılmaz." Böyle ise, toplu helak edilen kavimlerin durumu nedir; bunların aralarında masumlar vardı. Konuyu açar mısınız?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Cenab-ı Hak (c.c) bir kavme helak göndereceği vakitte, o kavimde bulunan başta peygamberler olmak üzere salih kişileri, o kavimden ve gelecek beladan uzaklaştırdığı sağlam kaynaklarda mevcuttur. Hz. Nuh'un kavmi, Hz. Lut'un kavmi gibi...

Suçu bizzat işleyenler, bir de suça göz yumup mâni olmayanlar var. Cinayeti bizzat işleyenler bir de cinayete azmettirenler vardır. Cinayeti işlemek ile azmettirmek aynı derecede bir suçtur.

Helak olan kavimler içinde masum diye addettiğimiz insanlar suçu bizzat işlememiş olsa bile, suça göz yumarak bir kötülüğü düzeltmemek adına dolayısıyla suça iştirak etmiş oluyorlar. Allah da o kavmi topluca helak ediyor.

Yine de helak olan masumların malları günahlarına keffaret olup, onların ebedî saadetine vesile olduğu için, dünyada çektiği sıkıntıları hiçe indiriyor.

Diğer bir husus, "zulüm" bir başkasının mülkünde haksız yere tasarruf etmektir. Halbuki mülk Allah’ındır, Allah ise mülkünde dilediği gibi tasarruf edebilir. Dolayısı ile Allah’ın insanları helak etmesinde zulüm söz konusu değildir. Yani burada insan ile Allah’ı mukayese etmek doğru değildir. Allah yüz bin hikmet ile bir işi yaparken, insan tek hikmetli işinde adil olmak zorundadır ve ona düşen de budur.

Ayrıca Allah peygamberler vasıtası ile onları ikaz edip yaptıkları işlerden ya da sessiz kalmalarının bedeli olarak helak olacaklarını haber veriyordu. Hatta inananlar peygamberler ile birlikte o kavmi terk ediyorlardı. Demek helak olmayı onlar kendileri tercih ettiler. Mesela Hz. Lut’un (as) eşi de helak olmayı tercih edenlerdendi.

Bir ayette şöyle buyurulur:

“Senin Rabbin, halkları salih ve ıslah edici iken, o memleketleri haksız yere helak edecek değildir.” (Hûd, 11/117)

Bu ayetlere göre her Müslüman, Kur’an’ın bu emrini yerine getirmekle manen mükelleftir. Müslümanlar birbirlerinde gördükleri hata ve yanlışlıkları yumuşak bir dille düzeltmeye çalıştıkları gibi, küfür, şirk ve dalalet içerinde yaşayan insanlara da tebliğ ile doğru yolu göstermekle vazifelidirler. Nitekim -bazı kaynaklara göre- Salih (a.s)’ın kavminin başına gelen o elim hadiseden dolayı Cebrail (a.s): “Yarabbi! Binlerce mü’min gece teheccüd namazında iken neden böyle bir bela onların başına geldi?” diye sorunca Cenab-ı Hak: “Onlar sadece kendilerini düşünüyorlardı.” diye buyurdu.

İnsanın gaflet uykusundan uyanmasını gerektiren birçok ayet, hadis ve tarihî hadiseler varken yine de o uyanmaz, kendini tehlikeye sürükleyecek amellerden sakınmaz. Cenab-ı Hak geçmiş peygamberlerin ümmetlerinin başlarına gelen elim hadiselerden, bela ve musibetlerden ders alınmasını şöyle beyan buyurmaktadır:

“De ki, yeryüzünde gezin dolaşın da daha öncekilerin akıbetleri nice oldu görün. Onların çoğu müşrik idi.” (Rum, 30/42)

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Okunma sayısı : 3.547
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...