"Bir zât-ı mübarek, çarşı içinde bedevî bir Arapla at mübayaasında münazaa etmek, bir tek şahit olan Huzeyme’yi şahit göstermekle görünen etvârı içinde sığışmaz." cümlesini izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
Burada geçen "münazaa" ifadesinin "karşılıklı tartışma" olduğu açıktır. Kök olarak niza’ etmekten gelmektedir. Peygamber Efendimiz (asm)’i tanımayan bir bedevinin O’nunla (asm.) yaptığı at alışverişinde tartışması söz konusudur. Üstad Hazretleri bu hâdisenin Peygamber Efendimizin Nübüvveti ile alâkalı olmadığını, şahsî ve beşerî vechesiyle alâkalı olduğunu nazara vermektedir.
Hâdisenin içyüzü şöyledir.
Huzeyme İbnu Sabit anlatıyor:
Resulullah (asm) bir bedeviden bir at satın almıştı. Aleyhissalatu vesselam, onu eve kadar getirivermesini ve orada parasını almasını söyledi. Bu sırada Resulullah Efendimiz hızlı hızlı yürüdü; bedevi ise ağır ağır yürüyordu. Aralarında epeyce bir mesafe hâsıl oldu. Bu sırada bazı kimseler bedeviye gelip at üzerinde pazarlık yapmaya başladılar. Onu Resulullah (asm)'ın satın almış olduğunu kimse bilmiyordu. Bedevi, Aleyhissalatu vesselam'a seslenip:
"Şu atı alacaksan al, değilse sattım!" dedi.
Resulullah (asm) bedevinin bu sözünü işitince ona yönelip;
"Ben onu zaten senden satın aldım ya!" buyurdular. Ama bedevi:
"(Bu ne demek?) Vallahi ben onu sana satmadım!" dedi. Aleyhissalatu vesselam:
"Bilakis! Ben onu senden aldım" dedi. Bunun üzerine bedevi:
"Bir şahid getir!" demeye başladı. Hemen Huzeyme atılıp:
"Ben şehadet ederim, siz onu satın aldınız!" dedi. Aleyhissalatu vesselam, Huzeyme'ye gelerek:
"Ne ile şehadet ediyorsun?" diye sordu. Huzeyme:
"Sana olan tasdikim ile Ey Allah'ın Resulü!" dedi. Bunun üzerine (asm) Huzeyme'nin şehadetini iki kişinin şehadeti yerine koydu. [Ebu Davud, Akdiye 20, (3607); Nesai, Büyu 91, (7, 302)]
Rezin şu ziyadeyi ilave etti: "Bedevi: Bu, Resulullah mı?" dedi. Ebu Hüreyre kendisine: "Peygamberini tanımaman cahillik olarak sana yeter, Allah Teâla Hazretleri doğru söyledi:
"Bedeviler küfür ve nifak yönünden daha şiddetli ve Allah'ın Resulü'ne indirdiği emir ve yasakları bilmemeye daha müsaittirler." (Tevbe, 9/97).
Bedevi bunun üzerine atı sattığını itiraf etti."
Bazı şarihler: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), ondan daha üstün, daha efdalleri varken bunlarınkini değil de Huzeyme'nin şehadetini iki şahidlik kabul etmesi, bir muhassıs sebepten dolayıdır. O sebep de orada Resulullah'ın lehine şehadet hususunda onun hemen ortaya atılmasıdır." demiştir. Hülefayı Raşidîn, Huzeyme'yi o vasıf üzere kabul etmişlerdir. Huzeyme, aslında haklıdır.
Bazı rivayetlerde ifade ettiği gibi, Resulullah'ı gaybî ve son derece mühim meselelerde ne demiş ise aynen kabul eden bir kimsenin, böyle basit bir meselede yalan söyleyeceğine ihtimal veremez. Aksini düşünmek kişiyi tezada atar. Resulullah yine de, şehadet müessesesinin lüzumu nokta-i nazarından, Huzeyme'nin şehadetini takdir buyurmuştur. Resulullah'ın sıdkı ve şahsî bilgisi açısından başka bir şahide ihtiyacı yoktur, ama buna rağmen Huzeyme'nin şehadeti onu te'kid etmiş oldu.
(bk. Canan, İbrahim, Kütüb-i Sitte Tercüme ve Şerhi, XIV/115)Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
Eski basımlarda Huzeyfe diye geçtiğine bizzat şahidim.. Ama Elhamdülillah Ortak Basım Risale-i Nur eserlerinde hepsi düzeltilmiş şekilde.. ve o paragraf da şu şekilde tashih edilmiş:
Mesela Hazret-i Cebrail ve Mikâil, iki muhafız yaver hükmünde Gazve-i Bedir'de yanında bulunan bir Zat-ı Mübarek; çarşı içinde, bedevî bir Arapla at mübayaasında münazaa etmek, bir tek şahit olan Huzeyme'yi şahit göstermekle görünen etvarı içinde sığışmaz.
(Mektubat)