Peygamber Efendimizin "tamam-ı mahiyeti" , "mahiyet-i kutsiyesi" ve "hakikat-i kemalatı" hakkında bilgi verir misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"Ve şu kâinatın neticesi ve en mükemmel meyvesi ve Hâlık-ı Kâinatın tercümanı ve sevgilisi olan o Zât-ı mübarekin tamam-ı mahiyeti ve hakikat-i kemâlâtı, siyer ve tarihe geçen beşerî ahval ve etvâra sığışmaz. Meselâ, Hazret-i Cebrâil ve Mikâil iki muhafız yaver hükmünde gazve-i Bedir’de yanında bulunan bir Zât-ı mübarek, çarşı içinde bedevî bir Arapla at mübayaasında münazaa etmek, birtek şahid olan Huzeyme’yi şahid göstermekle görünen etvârı içinde sığışmaz. "(1)

"Mahiyet" kelime olarak bir şeyin içyüzü, aslı, esası, bir şeyin neden ibaret olduğu, künhü, hakikatı gibi birçok manaya geliyor. Bir insanın maddi ve manevi bütün ahvaline mahiyet diyebiliriz.

"Tamam-ı mahiyet"; Resul-i Ekrem Efendimizin (asm) beşerî ve manevi bütün ahvalini ifade etmektedir. Allah’ın Resulü ve Habibi olan Peygamber Efendimiz (asm) bütün maddi ve manevi ahvali ve mahiyeti ile Allah’ın isimlerine kemaliyle ayna olduğu için, tamam-ı mahiyeti mücella ve müstesna bir makamda demektir. Allah Resulü (asm), Allah’ın bütün isimlerinin tecellilerini en azam ve en kâmil derecede üzerinde izhar ve ilan etmiştir.

Mesela, onun mübarek bedeni nasıl temiz ve nezih ise, manevi bedeni olan ruhu ve kalbi de aynı şekilde temiz ve nezihtir. Peygamber Efendimiz (asm) bu iki yönü ile Allah’ın Kuddüs ismine tam bir mazhar ve her iki hâli ile de tamam-ı mahiyet ile tecelli içindedir.

Kudsî ise o şeyin mukaddes ve muazzez olmasıdır ki, Allah katında makbul ve razı olunmuş manasına geliyor. İki terkibi birleştirdiğimiz zaman Peygamber Efendimiz (asm)'in maddi ve manevi bütün ahvali Allah’ın razı olduğu bir ahvaldir, manası ortaya çıkıyor.

Evet, iki cihan serveri olan Fahr-i Âlem Efendimiz (asm) bütün maddi ve manevi hususiyetleriyle Allah’ın isim ve sıfatlarına külli bir aynadır. Mahlûkat içinde Allah’ın isimlerini izhar ve ilan etmekte en büyük makam ve mevki onundur.

Nasıl Allah’ın isimleri içinde ism-i a'zam varsa, bu isimlerin izhar ve ilan edildiği mazharlar içinde de mazhar-ı a’zam ve etemm vardır; o da Efendimiz (asm)'dir. Bu yüzden onun bütün ahvali kudsi ve mukaddestir, yani Allah’ın razı olduğu bir mahiyettedir.

"Hakikat-ı kemalat"

Kemalat, bütün güzel sıfatlarla muttasıf olmak demektir. İsm-i Azam’ın mazhar-ı a’zamı olan Peygamber Efendimiz (asm) bütün güzel hasletlerde benzersizdir ve zirvededir. Allah Resulü kâinatın çekirdeği ve en mükemmel meyvesi, bütün varlıkların yaratılmasına vesiledir.

Bir ağacın en mühim gayesi ve neticesi nasıl meyvesi ise, şu kâinat ağacının en büyük ve en mükemmel meyvesi ve neticesi Peygamber Efendimiz (asm)'in şahsiyeti ve ubudiyetidir. Tabir yerinde ise, Allah kâinat ağacını, sırf Hazret-i Peygamber Efendimizi (asm)'ı netice versin diye halk etmiştir.

Peygamber Efendimiz (asm)'in bu yüksek makamı ise, onun Allah’ın isimlerine azami ve hakikatli bir mazhar ve ayna olmasından dolayıdır. Allah bütün sıfat ve esmasını en güzel ve en parlak olarak Allah Resulünün (asm) mahiyet aynasında görüp göstermiştir. Yani Peygamber Efendimiz (asm) Allah’ın isim ve sıfatlarını en azam bir makamda, en azam bir derecede izhar ve ilan ettiği ve ona tam bir ayna olduğu için, habibiyet makamını elde etmiştir. Bu da gösteriyor ki, kâinatı ve Peygamber Efendimizi (asm) yaratması ve vesile kılmasının temelinde, kendi cemal ve kemalini görmek ve göstermek istemesi vardır. Mevcudatı yaratmasındaki en mühim ve kuvvetli sebep budur.

Allah, mevcudat teşhirgâhında takdim ettiği sanatını, önce kendi İlahî nazarı ile seyredecek, sonra da diğer mahlukatın nazarına takdim edecek. Allah’ın sanatını sevmesi ve sanatları içinde en büyük olan Hazret-i Peygambere (asm) habibiyet payesini vermesinin ardında, kendi cemal ve kemaline olan muhabbeti yatıyor.

Yani, Allah kendi cemal ve kemalini sevdiği için âlemleri yarattı. Mahiyeti meçhul bir şuunat-ı İlahi, tavr-ı aklın haricinde kutsi bir sevgidir bu.

Peygamber Efendimiz (asm)'in zatı ve şahsiyeti şu kâinatın yaratılmasına nasıl bir vesile olmuş ise, aynı şekilde onun o kutsi ibadet ve kulluğu da bu kâinatın bekasına ve devamına sebep olmuştur. Yani Allah bütün kevniyatı onun hatırı ve ibadeti için yaratmıştır.

Bazen olur ki külli şeylerin esası ve ruhu onun cüz’ü olur, ağaç ile çekirdek gibi. Ağacın vücudu nasıl çekirdeğe bağlanmış ise, kâinat ağacının vücudu da çekirdeği olan Peygamber Efendimiz (asm)'e bağlanmıştır. Kâinat olmasa onun mânâ ve gayesini Peygamber Efendimiz (asm)'in beşerî ve manevi şahsiyeti ifa ve ifade edebilir.

"Muhakkakki Allah ve melekleri Peygambere salat ederler, ey iman edenler siz de ona salavat getirin ve tam bir teslimiyetle selam verin." (Ahzab, 33/56)

"…Bütün ukul toplansa, bir akıl olsalar, o makamın hakikatını tamamiyle ihata edemezler."

"İşte ey Müslüman! Senin rûz-i mahşerde böyle bir şefîin var. Bu şefîin şefaatini kendine celbetmek için sünnetine ittiba et!"(2)

Kâinatın Fahr-i Ebedisi olan Resulullah Efendimiz (asm.) yaratılmışların en ekmeli, Cenab-ı Hakk’ın en ehemmiyetli masnuu, en sevgili abdi, kâinatın çekirdeği, nuru, esası ve en mükemmel meyvesi, esma-i ilahiyenin en mükemmel aynası ve saltanat-ı ilahiyenin en büyük dellalı ve ilahi esrarın menbaıdır.

Allah Resulü, vahyin kaynağı ve bütün insanlığın hidayet meşalesidir. Resul-i Zîşan Efendimizin (asm) ortaya koyduğu düsturlar, dünyevi ve uhrevi ihtiyaçların temeli ve hülasasıdır. Onun yolundan başka bir yol ve ondan başka bir rehber yoktur. Resul-i Kibriya Efendimiz (asm.) bütün beşeriyet için maden-i nur ve hidayet, menba-ı marifet ve feyzdir.

Dipnotlar:

1) Mektubat, On Dokuzuncu Mektup, Dördüncü Nükteli İşaret.

2) age., Yirmi Dördüncü Mektub'un Birinci Zeyli.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Okunma sayısı : 16.427
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...