"Bu iki cereyan baştaki iki göz gibi olmalı. Tam bir tesanüt lâzım ki, bu ağır defineye omuzları dayanabilsin." İzah eder misiniz, buradaki iki cereyan nedir?
Değerli Kardeşimiz;
"Hem o zarardandır ki, mübarek Hüsrev'in gelmesiyle yeni bir şevk ve sür'atle bize Hizb-i Nurî'nin arkasına ilhak edilen münacat parçası on beş gün te'hire uğradı. On beş gün evvel bize geleceğini tahmin ediyordum. İnsan kusursuz olmaz ve rakibsiz de olmaz. Risale-i Nur'un kahraman şakirdleri her müşkilâta galebe ettikleri gibi; inşâallah bu ehemmiyetli ve dehşetli mevsimde yine galebe ederler. Safvet ve ihlaslarını bozmayacaklar ve hizmetlerine fütur getirmeyecekler. Siz, tedbir-i maddiyeyi benden daha iyi bilirsiniz. Fakat madem Hüsrev'le Rüşdü, Risale-i Nur'da çok ehemmiyetli rükünlerdir. Hem etraflarında Risale-i Nur'un çok ehemmiyetli şakirdleri var. Ve madem Hâfız Ali, Tahirî, Hâfız Mustafa, Küçük Ali Risale-i Nur hizmetinde tam muvaffakıyetleriyle tam makbul oldukları tahakkuk etmiş. Bu iki cereyan baştaki iki göz gibi olmalı. Tam bir tesanüd lâzım ki, bu ağır defineye omuzları dayanabilsin."(1)
Dinin, Kur'an'ın ve İslam'ın yasak olduğu o ceberut döneminde, mahiyeti itibarıyla Risale-i Nur da o ihanete ve belaya muhatap olmuştur. Üstadımızın telif ettiği eserler matbaada basılma şansı ve imkanı olmadığından, eli kalem tutan herkes Risale-i Nurların çoğalması için çok gizli tedbirlerle, kaçamak bir vaziyetle el yazmaları ile eserler çoğaltılmaya çalışılmıştır. Âdeta Risale-i Nurları bu şekilde yazıp çoğaltmak bir manevi ibadet telakki edilmiştir. Okumaktan ziyade yazma öne çıkmıştır. Hatta bu zoraki şartlarda o kadar el yazması eserler zuhur etmiştir ki iman tekniğe meydan okumuştur. Yani o zamanın modern imkanıyla eserler basılsaydı, bu kadar imkan belki hasıl olmazdı. Üstadımızın bu anlamdaki hizmetine herkes iştirak etmiş ve sevap kazanmak adına bu mücahedeye destek olmuşlardır.
Yazı yazan ve hizmetleri sebkat edenler O zaman adeta bir kaç grup olarak öne çıkmıştır. Hatta Üstad Hazretleri bu heyet ve grupları teşvik ve takdir için Hafız Ali Ağabey'in gurubuna Nur Fabrikası, Hüsrev Ağabey'in gurubuna Gül Fabrikası, Mübarekler Heyeti gibi tabirlerle teşvik etmiş ve onları hizmette ve yazma cihadında ihtiyaca ve zarurete binaen yarıştırmıştır. Hatta,
"Âhir zamanda ulemânın mürekkebi ile şehitlerin kanları muvazene edilse; ulemânın mürekkebi denk gelir."(2)
hadis-i şerifini teşvik vesilesi olarak kullanmıştır.
Hafız Ali heyeti ve onun sisteminde çalışanlar, Nur'un ilk dönem ve kadim heyetindendir. Hafız Ali Abi ile heyeti Muazzez Üstad'ımızın tebrik ve takdirlerine şayandır. Daha sonra Hüsrev Ağabey de heyeti ile birlikte o güzel hattıyla Risale-i Nur yazmaya ve bu şekilde çoğaltmaya başlayınca, Üstad'ımızın tebrik ve takdirlerini kazanmıştır.
Ancak bu hizmet eden ağabeylerimiz Nur talebeleri olsa da insandırlar. Faziletleri ve maneviyatları tatlı bir rekabette yarışsalar da nefisleri ve hissiyatları bazen çatışmaya bazen de karşılıklı sıkıntılara vesile olmuştur.
Hatta Muazzez Üstad'ımız kendisi buyuruyorlar:
"O zât yanıma geldi; ötekinin hattı, kendisinin hattından iyi olduğunu söyledim. O daha çok hizmet eder, dedim. Baktım ki; Hâfız Ali kemal-i samimiyet ve ihlas ile onun tefevvuku ile iftihar etti, telezzüz eyledi. Hem üstadının nazar-ı muhabbetini celbettiği için memnun oldu. Onun kalbine dikkat ettim; gösteriş değil, samimî olduğunu hissettim. Cenab-ı Allah'a şükrettim ki, kardeşlerim içinde bu âlî hissi taşıyanlar var. İnşâallah bu his büyük hizmet görecek."(3)
İşte Üstadımızın o zamanki cihadına ve davasına destek ve iştirak amaçlı olarak, bu Cihad-ı Nuriye'yi yazılarıyla kuvvetlendiren bu iki heyet ve hizmet erbabı arasındaki sıkıntı ve problemlerin izalesi için çok dua etmiş ve bu iki hizmet cereyanının muhabbet ve uhuvveti için çok çalışmıştır. Hatta yanında hizmet eden talebelerine şöyle buyurmuştur: "Siz kendi aranızda birlik, muhabbet ve uhuvvete çalışınız. Allah isterse dinine hizmeti, günahkarlara da yaptırır."
İşte o iki cereyan; hizmetin bidayetinde yazılarıyla davaya destek olan o iki grup heyetlerdir.
Neticede, Muazzez Üstad'ımızın korktuğu ve endişelendiği mesele daha sonra zuhur ediyor. O cereyanlardan biri sayılan Hüsrev Ağabey'imizin hey'eti ve ekolü ayrı bir hizmet grubu olarak ortaya çıkmıştır...
Dipnotlar:
(1) bk. Kastamonu Lahikası, 152. Mektup.
(2) bk. Gazâlî, İhyâu Ulûmi’d-Dîn, 1:6; el-Münâvî, Feyzü’l-Kadîr, 6:466; el-Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ, 2:561; Süyûtî, Câmiu’s-Sağîr, no: 10026.
(3) bk. Barla Lahikası, 120. Mektup.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü