"Bütün mevcudatın lisan-ı hâliyle vird-i zebanıdır." Bismillah'ın, bütün mevcudat tarafından sürekli söylendiğini nasıl anlayabiliriz?
Değerli Kardeşimiz;
Lisan; hâl dili ve kal dili olmak üzere ikiye ayrılır.
Kâl lisanı, dil lisanı demektir. Hâl lisanı ise beden dili demektir. Mesela, bir çiftçinin tarlasını kazması hâl lisanıdır, bir öğrencinin ilim öğrenmek için kitabını açması hâl lisanıdır, bir hastanın şifa için doktora gitmesi yine hâl lisanıdır. Çiftçinin ekin için, öğrencinin dersini anlayabilmesi için ve hastanın şifa için dua etmesi ise kâl lisanıdır.
Vird-i zeban ise: Dildeki tesbih, sık sık tekrar edilen dua ve devam edilen zikir manasındadır.
Demek bütün mevcudat hâl lisanlarıyla, yani beden dilleriyle besmele-i şerifi vird-i zeban etmekte, besmelenin zikrine devam etmektedirler.
Besmele İslam’ın bir nişanıdır, yani bir sembolü bir, simgesidir. Bir caminin minaresi nasıl o beldenin bir İslam beldesi olduğunun bir alameti, bir işareti ve bir simgesi ise, besmele de aynı şekilde bir insanın Müslüman olduğunun bir simgesi, alameti ve sembolü niteliğindedir. Öyle ki besmele bütün kâinatın ortak bir zikri, bir terennümüdür.
Zerrelerin nasıl "bismillah" dediğini Üstadımız, Otuzuncu Söz'ün İkinci Maksat'ında şöyle izah etmektedir:
"...bütün mevcudat gibi, zerreler ve her bir zerre, mebde-i hareketinde 'Bismillâh' der. Çünkü, nihayetsiz, kuvvetinden fazla yükleri kaldırır ve buğday tanesi kadar bir çekirdeğin koca bir çam ağacı gibi bir yükü omuzuna alması gibi..."
"Hem vazifesinin hitâmında 'Elhamdü lillâh' der. Çünkü, bütün ukulü hayrette bırakan hikmetli bir cemâl-i san’at, faideli bir hüsn-ü nakış göstererek, Sâni-i Zülcelâlin medâyihine bir kaside-i medhiye gibi bir eser gösterir. Meselâ, nar ve mısıra dikkat et."
Gerçekten küçücük bir çekirdeğin koca ağacı omuzunda taşıması ve muazzam nimetlere kaynak olmasında o çekirdek hâl dili ile akıl sahiplerine şu mesajı veriyor; bütün bu işleri ben kendi gücümle, kendi irademle, kendi ilmimle değil, Allah adına ve O’nun sonsuz sıfatlarına dayanarak yapıyorum.
Tıpkı bir askerin koca şehri bir emirle bir yerden başka bir yere nakletmesi gibi. O asker hâl dili ile şunu diyor; "Ben bu şehir ahalisini tek başıma ve kendi gücümle nakletmiyorum, devletten aldığım güç ile bu işte muvaffak oluyorum."
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü