Lisan-ı hal ve lisan-ı kal ile dergâh-ı rububiyete karşı ubudiyet nasıl ilan edilebilir? Dördüncü emri izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
Evet, insanın en büyük vazifelerinden biri de dergâh-ı rububiyete karşı lisan-ı hâl ve lisan-ı kâl ile ubudiyetini ilan etmektir.
İnsan Allah’ın kuludur. Kulun vazifesi ubudiyettir, kulluk yapmaktır. Namazda insan hem hâl diliyle (Allah’ın emrettiği yöne dönerek, O’nun huzurunda el bağlayarak, rükûa gidip secdeye kapanarak, selam vererek); hem de kal diliyle (Kur’an sûrelerini ve diğer mukaddes kelamları namaz boyunca okuyarak) ibadet vazifesini yerine getirir.
Tekbir getirmekle Allah’ın büyüklüğünü ve azametini diliyle ifade ederken, rükûa varması ve secdeye kapanması bu noktada çok manalıdır.
Namazda ve diğer ibadetlerde hâl ile kali (sözü) birleştiren insan, namaz dışındaki içtimaî hayatında da aynı manayı devam ettirmeli, bir kul olarak bütün işlerini meşrû dairede yapmaya ihtimam göstermelidir. Onu gören herkesin aklına “İslam ahlâkı” gelmelidir.
Bilindiği gibi, minareyi gören kimsenin zihninde “ezan” canlanır. Bu ise, minarenin hâl dili ile ezan okuması demektir. Ezan okunduğunda ise “hâl dili ile kal dili” birleşmiş olur.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü