"Cereyan-ı efkâra mecra ve belagat çiçeklerine çimengâh olmaya çok derece nakıs ve kısa ve kuru ve kır’av olan..." İzah eder misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"Bu sırra binaen, cereyan-ı efkâra mecra ve belagat çiçeklerine çimengâh olmaya çok derece nakıs ve kısa ve kuru ve kır’av (kıraç) olan nazm-ı lafız; mecra-yı tabiisi olan nazm-ı manaya mukabele ederek belagatı müşevveş etmiştir." (Muhakemat, İkinci Makale, Birinci Mesele)

Araptan olmayan dahil ve tufeylî ve acemîler, belagat-ı Arabiyede üdeba sırasına geçmeye çalıştıklarından iş çığırdan çıktı. Bunlar bütün dikkatini lafza teksif edip manadan uzaklaştılar. Suretle, biçimle ve dışla uğraşayım derken, manadan ve özden uzaklaştılar. Oysa belagatın aslı ve özü, nazm-ı manadadır ve mananın güzelliğindedir.

Lafız tabi ve doğal yollardan öğrenildiğinde mana ile meşgul olmak daha kolay ve derin olur. Ama acemler Arapçanın lafzına ve suretine hâkim olmayı daha öncelikli ve önemli gördükleri için, nazm-ı manadan uzaklaştılar. Belagatın derinliklerine ve inceliklerine inmekten uzaklaştılar.

“Bu sırra binaen, cereyan-ı efkâra mecra ve belagat çiçeklerine çimengâh olmaya çok derece nakıs ve kısa ve kuru ve kır’av olan nazm-ı lafız”

Dilin suretine ve lafzına odaklanan, dilin derinliklerinden uzaklaşıp mananın inceliklerini kavramakta zorlanır. Yani sadece suret ve lafızla meşgul olmak, belagatin inceliklerini anlamaktan uzaklaştırır. Arap olmayanların Arap edipleri gibi olmaya çalışmaları, böyle bir şekilciliği meydana çıkarmıştır.

Bugün belagatın o muazzam incelik ve derinliklerinin tam manası ile idrak edilememesinin temelinde, bu hastalık vardır. Yani lafza odaklanıp manadan uzaklaşma hastalığı...

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Okunma sayısı : 172
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...