"Çünkü malumun zatı ve vücud-u haricisi, iradeye bakar ve kudrete istinat eder." cümlesini açıklar mısınız?
Değerli Kardeşimiz;
Kader, Cenâb-ı Hakk’ın ilminde eşyaya biçilen bir plan ve projedir. Bir şeyi bilmek, o şeyi vücuda getirmek için yeterli şart değildir.
Kader, olmuş, olan ve olacak her şeyin Allah tarafından bilinmesidir. Dolayısıyla burada, ilim sıfatı hâkimdir.
Diğer taraftan; kudret ve irade, daha ziyade "kaza"da, yani kaderdeki planın tahakkukunda, yani bir varlığın vücud-u hariciye gelmesinde tecelli etmektedir. Şayet ilim ile birlikte kudret de hemen tecelli etmiş olsaydı, Allah'ın ilmindeki her şeyin bir anda yaratılması söz konusu olacaktı. Oysa Allah'ın takdir ettiği şeylerde ilim hâkim olsa bile, kudret hemen tecelli etmiyor.
Mesela, bir insanın on sene sonra ne yapacağı, başına ne geleceği, Allah tarafından bilinmektedir. Ancak, kudret tecelli etmediği için hemen yaratılmıyor. On sene sonra kudret de tecelli edince, malum olan hadise gerçekleşmiş, yani kaza olmuş oluyor. İşte bu durum ilim, irade ve kudretin birlikte tecellisi demektir.
Bizim de bir şeyi yapmayı bilmemiz o şeyin ortaya çıkması için kâfi değildir. Onu yapmayı irade etmemiz ve kudretimizi de sarf etmemiz halinde o şey vücud bulur. Bizim irademize bırakılan işlerde bu sıra esastır. Onun için Allah’ın o şeyi yapacağımızı bilmesi, bizi sorumluluktan kurtarmaz. Zira yalnız ilim kâfi değildir. Cenab-ı Hak o şeyin yapılmasını irade de etseydi kudretiyle hemen yaratırdı. Ama irade etmemiş, bu iradeyi bize bırakmıştır. Biz irademizi onun yapılmasına yönlendirdiğimizde yine Allah’ın bize verdiği kudretle o şeyi yaparız. Yapılan şey güzel ise sevaba nail oluruz, çirkin ise onun sorumluluğunu yükleniriz.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü