"Din ile siyasetin kat'î surette birbirinden ayrılması esasında en küçük tereddüde dahi tahammülümüz yoktur." Üstad'ın Darü’l-Hikmet-i İslamiyede yer alması ile izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
Aziz Üstadımız Münazarat'ta “Bundan sonra bizzarurre Diyanet dairesinin müstakil olacağını, din ile devlet işlerinin birbirinden ayrılacağına hem de diyanetin nezzare (bakanlık) olacağını"(1) ifade ediyor.
Şimdi Diyanet ayrı, fakat memurluk makamında olduğundan, tayinler bakımından bir derece siyasetin müdahalesi oluyor. Ancak bu, dinin esasına zarar verecek bir müdahale değildir. Yine de Diyanet dairesi ve Din İşleri Yüksek Kurulu çok ciddi ve sağlam kadro ile dine hizmet ifa etmektedir.
Fakat bakanlık tarzında olan ise; siyasetin ve idarecilerin karşısında daha güçlü ve kuvvetli olur. Bu ise inşaallah ileride tahakkuk edecektir.
Diyanet dairesi; deruhte ettiği hizmet, fetva ve vazife cihetiyle bizim meşrebimizle bir ihtilafı söz konusu olamaz. Zira biz meşreb itibariyle kendi cemaatimizle alakadarız ve meşrebe taalluk eden mevzular bizleri alakadar eder. Ancak diyanet meşrepcilik yapamaz, o zaman ihtilaf ve tarafgirlik olur. Zira Türkiye’de sadece Nur talebeleri bulunmuyor. Onlarca cemaat, tarikat, mezhep ve meşrep grupları mevcuttur. Diyanet ise tamamını çatısı altında bulundurma mecburiyetindedir; bir meşrep ve mezhebi esas alamaz. Mühim olan müşterek noktada, yani dinin esasında birleşmemizdir.
Diyanetin bakış açısı; İslamiyet’in temel esasları ve prensipleri çerçevesindeki cadde-i kübradır. Meslekler, meşrepler ve mezhepler ise; İslamiyet caddesi içerisinde mütalaa edilirler.
Muazzez Üstadımız bir müddet Darü'l-Hikmet'te vazife almış, fakat sonradan ferağat etmiştir. Bu daire hususi bir dairedir. Daha sonra İngilizlerin baskısı haline gelince, hizmeti kesilmiştir. Üstadımız ise; bu sebeple, Darü'l-Hikmetin en büyük hizmetinin adem-i hizmeti olduğunu ifade etmektedir.
Muazzez Üstadımızın Diyanet dairesine bakışı müsbettir ve bu daireye muhalefet söz konusu değildir. Hamdolsun yıllarca istikametini bozmamıştır. İnşaallah istikbalde daha mükemmel bir hususiyete kavuşur.
(1) bk. Münazarat.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
Din hizmetinin devlet eliyle yapılması dinin inhisar altına alınması sonucunu doğurmamalı. Devlet eliyle din eğitiminin verildiği ülkemizde bazıları Kur'an kurslarını resmi ve gayriresmi olarak niteleyebiliyor. Gayrı resmi olanların üzerine gidilmesini isteyebiliyorlar. Resmi görevlilerin denetiminde olmayan Kur'an kurslarını, dini eğitim yerlerini olmadık ithamlarla yaftalayabiliyorlar. Bunu yapanların arasında devletin tepesinde yer almış ve halen de alan şahıslar da var. Devlet dini hizmet verebilir Allah razı olsun. Lakin verecekse dinin kimsenin tekelinde olmadığını kabul ederek vermeli. Yoksa bu meseleye müdahil olmaması daha faydalı gibi geliyor bana.