"Düşmanın sağ cenah kuvveti onun sağındaki kuvvetine iltihak etmiş ve ona taze bir kuvvet olduğu halde..." Sabır için verilen bu harp örneğini açıklar mısınız?
Değerli Kardeşimiz;
İnsan, ibadet hususunda sabır kuvvetini, geçmiş ve gelecek zamanlara harcayıp tükettiği takdirde hazır zamandaki ibadet külfetini taşıyamaz hâle gelir. İnsan, “Önümde daha şu kadar ömür var. O ömür içinde de şu kadar namaz kılacağım." deyip, sabır gücünü dağıtmamalı, sadece bulunduğu zamanı düşünmelidir. Çünkü geçmişin sıkıntısı gitmiş, sevabı kalmış; gelecek ise daha gelmemiş. Öyle ise bunları düşünüp, sabır kuvvetimizi heba etmenin bir anlamı yoktur.
Evet, geçmişte yaptığımız ibadetler, zaten bizim hesabımıza geçmiş ve bize güç veren bir durumda. Gelecekte yapılacak ibadetler ise, daha gelmedikleri için onları da merak etmenin bir manası yoktur. Zira bizler gelecekte ne kadar yaşayacağımızı bilemediğimiz için, onları merak ederek kendimize zarar veriyoruz.
Öyleyse biz ibadet noktasında sadece bulunduğumuz anı düşüneceğiz. O zaman sabır kuvvetimiz kılacağımız bir vakit namazın külfetine rahatlıkla dayanabilir. O namazı kıldıktan sonra bir sonraki namazın vakti girinceye kadar bizim için farz namaz söz konusu değildir. Böyle düşünürsek, sabır kuvvetimizi sağa sola dağıtmamış oluruz ve o sersem komutan gibi evham yüzünden merkezi boş bırakmayız.
"İşte, ey sabırsız nefsim! Sen üç sabırla mükellefsin. Birisi, taat üstünde sabırdır. Birisi, mâsiyetten sabırdır. Diğeri, musibete karşı sabırdır. Aklın varsa, şu Üçüncü İkazdaki temsilde görünen hakikati rehber tut, merdâne 'Yâ Sabûr' de, üç sabrı omuzuna al. Cenab-ı Hakk'ın sana verdiği sabır kuvvetini eğer yanlış yolda dağıtmazsan, her meşakkate ve her musibete kâfi gelebilir ve o kuvvetle dayan." (Sözler, Yirmi Birinci Söz, Birinci Makam.)
"Taat üstünde sabır," insanın salih amel konusunda usanç duymaması, nefsinin bütün itirazlarına, şeytanın bütün oyunlarına karşı taviz vermeden daima ilerlemesidir.
İnsan, ibadetine devam edecektir, bu noktada bir kesinti düşünülemez. Yine insan, güzel ahlaklı olmaya da devam edecektir. Bunda bir yorulma ve ara verme tasavvur edilemez. Mesela, insan diyemez ki, "Bu kadar yıldan beri hep doğru söyledim, bir ömür boyu dürüst olmaktan artık yoruldum, biraz da karşı şıkkı deneyeyim." Burada yorulmanın yeri olmadığı gibi, ibadette ve diğer salih amellerde de yorulmanın yeri yoktur. Çünkü bunlar insan ruhuna hayat veren, ona gıda olan zevkli şeylerdir.
İlave bilgi için tıklayınız:
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü