"Ecram-ı semâviyeyi direksiz, düşürmeden durduran ve birbirine çarpmadan fevkalhad çabuk ve beraber gezdiren;.." İzah eder misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Allah kâinatta akıl almaz icraatlarını sebeplerin eliyle yapmaktadır. Sebepler ise o iş ve icraatlara sadece bir perde, bir vasıtadır. Yoksa bugün fennin ifadesiyle kâinattaki bu muazzam nizam, cisimlerin hassas bir ölçü ile hareketlerini kör, sağır, şuursuz sebep ve kanunlara isnad etmek, safsatadan başka bir şey değildir.

Allah, muazzam, fevkalade sanatlı neticeleri, adi ve basit sebeplere bağlamış, ta insan o perdenin arkasında yaratıcının isim ve sıfatlarını görüp okuyabilsin.

Mesela, elma, üzüm, bal gibi muazzam ve san’atlı meyveleri şuursuz, ilimsiz, iradesiz, kuru çubuk ve arı gibi sebeplerin eliyle bize ikram ediyor. O elma ve bal, öyle bir nimet ki, hem ağzına, hem dişine, hem midene, hem vücuduna tam mutabık bir gıdadır.

Demek şu nimetleri yapan, ancak benim ihtiyacımı, ağzımın tadını, midemi ve bütün vücut sistemimi bilen bir zat olabilir. Bu ise ancak sonsuz ilim, mutlak irade ve nihayetsiz kudret ile mümkündür. Zira bir elma ve bal, bütün kâinat çarklarının çalışmasına bakar, ondan süzülüp gelen bir eserdir.

Aynen bunun gibi, dünyamızdan binlerce kat daha büyük gezegenleri bir birine çarptırmadan, milim saptırmadan döndüren ve hareketlerinin neticesinde milyarlarca canlının hayatına hizmet ettiren kuvveti, itme ve çekme kuvvetlerine dayandırmak; mantıken imkânsızı kabul etmek demektir.

Çekme ve itme denilen şey, Allah’ın kudretinin bir unvanı ve fennî bir beyanıdır. Yoksa, bütün o azim işlerin ve nizamın kurucusu ve -hâşâ- yaratıcısı demek değildir.

Bir gezegeni, kuvvetin biri çekiyor, başka bir kuvvet de itiyor ve öyle bir yerde sabit tutuyorlar ki, o durduğu yer, hayat için elverişli oluyor. Bir milim beriye gelse veya bir milim ileri gitse hayat olmaz.

Sonra, bunlar milyonlarca yıl bu nizamı hiç bozmadan devam ettiriyorlar ve bu gezegenin dışında milyarlarca küreler de binlerce km. hızla hareket ettikleri halde, birbirine çarpmadan ve birbirinin yörüngesine tecavüz etmeden, kardeşçe geçiniyorlar. Bütün bunları da itme ve çekme kuvveti yapıyordur, demek; hurafenin en acaibidir.

Helyum ve hidrojen gazını o güneşin içine derc eden ve insanların hizmetine sunan; elma, üzüm ve balın pişirilmesinde o güneşi ölçülü bir nizam içinde istihdam eden kimdir?

Acaba itme ve çekme kuvveti midir, yoksa bütün bunlar ilmi, iradesi ve kudreti sonsuz olan bir Zatın işi midir? Üstad bu suale şöyle cevap veriyor:

"S - Onların daima iftiharla bahsettikleri tabiat, nevâmis ve kuvâ nedir ki, kendilerini onlarla iknaa çalışıyorlar?"

"C - Tabiat dedikleri şey, bir matbaadır, tâbi' değildir. Tâbi', ancak kudrettir. Kanundur, kuvvet değildir. Kuvvet, ancak kudrettedir. Yahut, nasıl ki bildiğimiz şeriat, insanlardan sudur eden ef'âl-i ihtiyariyeyi bir nizam ve bir intizam altına alıp tahdit eden kaidelerin hülâsasıdır veya devletin işlerini tanzim eden nizamların, düsturların, kanunların mecmuasıdır. Kezalik, tabiat denilen şey de âlem-i şehadetin uzuvlarından ve eczalarından sudur eden ef'âl arasında bir nizam ve bir intizamı ika eden İlâhî bir şeriat-ı fıtriyedir. Binaenaleyh, şeriat ile devlet nizamı, mâkul ve itibarî emirlerden oldukları gibi, tabiat dahi itibarî bir emir olup, hilkatte, yani yaratılışta câri olan âdetullahtan ibarettir."(1)

(1) bk. İşaratü'l-İ'caz, 21 ve 22. ayetlerin tefsiri.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 6.789
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

[email protected]

Şimdi konuyu kavradım. Çok tesekkurler

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
kalay

cisimlerin düşmesi gerektiği konusunu idrak edemedim izah edebilir misiniz?

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Sorularla Risale

Düşmekten maksat cisimlerin yörünge ve rotasından çıkıp düzeni bozarak diğer cisimlerle çarpışması anlamındadır. Mesela Mars gezegeni belli bir yörünge ve rota içinde hareket ediyor şayet bu yörüngeden çıksa diğer gezegenlere çarpıp güneş sisteminin dağılmasına ve yok olmasına sebep olacaktır.

Ayrıca uzay boşluğunda alt-üst kavramı vardır üstte olan bir cisim alttakinin üstüne düşse düzen ve sistem yine bozulur. "Aşağı" basitçe yerçekiminin sizi çektiği yöndür ve "yukarı" ise tam tersi yöndür.

Aşağı ve yukarı insan tarafından tanımlanmış yönlerdir. Ve bu tanımlama yer çekimi ile ilişkilidir. Fakat uzayda yön duygusu insan beynini karıştırabilir ve insanların uzayda hareket etme ve düşünme şeklini etkileyebilir.

Aslında uzayda her yerde yerçekimi olduğu için bir iniş ve çıkış vardır. Yerçekimi merkezi olarak çekici bir kuvvettir, bu nedenle "aşağı inmek", en yakın büyük nesnenin merkezine doğru düşmek veya çekilmek anlamına gelir.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.

BENZER SORULAR

Yükleniyor...