"Eğer cilve-i kudret-i Ezeliyeye verilmezse, öyle acip bir hurafeli tezat olur ki, hiçbir hayale gelmez." Ne demektir?
Değerli Kardeşimiz;
Az bir hava zerrelerinin yaptığı harika işler ve vazifeler o kadar çok ve san’atlı ki, o hava zerrelerinin bu işlerin altından kalkması imkânsızdır. Bütün bu işleri ve vazifeleri ya cüz’î olan hava zerresine verilecek ya da her şeyin tedbir ve dizgini elinde olan Allah’a verilecek. Bunun başka bir ihtimali yoktur.
Yapılan işlerin hikmet ve san’atları, zerrenin bu işleri yapamayacağını açık bir şekilde gösterdiği için, ister istemez Allah’ın sonsuz kudretine ve nihayetsiz ilmine verilecektir. "Bu işleri zerre yapıyor" demek, cüz’îyi küllî, küçüğü büyük yerine koymak demektir. Zira yapılan vazife ve iş, küllî ve büyük vazifeye zahiren sebeb ve vasıta olan zerre ise, cüz’î ve küçük. Üstad; şayet bütün bu küllî ve büyük işleri zerre yapıyor denilirse, zıtları birbirinin yerine konulmuş olur, diyor Üstad.
Zerre gibi şuursuz, cüz’î ve küçük bir maddenin böyle harika, şuurlu, küllî ve büyük vazifeleri kendi başına yapması muhaldir. Ama "O zerrenin arkasında Allah’ın kudret cilvesi vardır.", demek elzemdir ve gayet makuldür. Zira Allah’ın kudreti o vazife ve işlerin fevkinde bir külliyete ve azamete sahiptir. O zaman küllî ve büyük bir gücün ona nisbeten cüz’î ve küçük işleri ve vazifeleri yapması çok kolaydır ve gayet makuldür.
Hiç kimse sonsuz kudret sahibi bir zatın, cüz’î ve küçük işleri yapmasını asla akıldan uzak görmez. Ama şuursuz ve küçük sebeplerin büyük ve küllî işlerin altından kalkmasını kabul etmek, en büyük bir cehalettir ve hurafedir. Yani zerre ve zerrenin mazhar olduğu vazifeler arasında icad noktasında hiçbir münasebet yoktur. Zerrelerin vasıta olduğu bütün o küllî ve büyük vazifeler Allah’ın kudretinin eserleri ve san’atlarıdır.
Yani işleri ve vazifeleri Allah’a verince, gayet makul ve çok kolaydır. “Bu harika işleri ve ve küllî vazifeleri zerre yapıyor” demek ise, imkânsızdır, cehalettir, ahmaklıktır ve hurafedir.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü