"Ehl-i dünya ve ehl-i siyaset ve avamın nazarında birinci derece ve hakikat nazarında, imana nispeten ancak onuncu derecede bulunan siyaset-i İslamiye..." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Risale-i Nur’un hakikatıyla ve şakirtlerinin şahs-ı manevisiyle tezahür eden fevkalâde imanî hizmetlerin ehemmiyetli bir kısmını biçare tercümanına vermek ve ehl-i dünya ve ehl-i siyaset ve avamın nazarında birinci derece ve hakikat nazarında, imana nispeten ancak onuncu derecede bulunan siyaset-i İslamiye ve hayat-ı içtimaiye-i ümmete dair hizmeti, kâinatta en büyük mesele ve vazife ve hizmet olan hakaik-i imaniyenin çalışmasına racih gördüklerinden, o tercümana karşı arkadaşlarının pek ziyade hüsn-ü zanları ehl-i siyasete, inkılapçı bir siyaset-i İslamiye fikrini vermek cihetinde, Risale-i Nur’a karşı hayat-ı içtimaiye noktasında cephe almak ve fütuhatına mâni olmak pek kuvvetli ihtimali vardı. Bunda hem hata, hem zarar büyüktür." (Kastamonu Lâhikası, 119. Mektup)
Siyasî ve içtimaî meseleler, hakikatte ve imana nisbetle onuncu derecede olması gerekirken, maalesef avam insanların nezdinde ve nazarında daha mühim ve öncelikli bir hale gelmiş. Avam insanlar dünya ve siyasete öyle bir kapılmışlar ki, iman hakikatleri onların nazarında daha değersiz telakki ediliyor. Dünyaya ve siyasete gösterdiği hassasiyeti iman hakikatlerine göstermiyorlar. Halbuki dünya hayatı ve siyaset, kırılacak cam parçaları hükmünde iken, iman hakikatleri ise ebedî parlayacak elmaslar kıymetindedir.
Fani ve kırılacak cam parçalarını, baki elmaslara tercih etmek, akıllı insanın yapacağı şey değildir.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü