Ehl-i dünyanın rekabeti olmaz mı? Yirminci Lem'a'nın Birinci Nokta'sını açıklayabilir misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
Yirminci Lem'anın Birinci Nokta'sında ifade edilen husus şudur:
Ehl-i dünyanın, ehl-i siyasetin ve ehl-i mektebin vazifeleri bellidir; birbirlerinin işine karışmaları söz konusu değildir. Mesela, uzman bir doktorun bakacağı hastalar bellidir. Bir okul müdürünün idare edeceği okul veya bir öğretmenin vereceği ders bellidir. Bu sebeple rekabete sebep olabilecek herhangi bir husus yoktur. Fakat bu dediğimiz umumi bir kaidedir; elbette istisnaları vardır.
Ayrıca, ehl-i dünyanın bütün gayesi ve saadeti sadece bu dünyadır. Dünya menfaatini ve saadetini elde etmek ve kaçırmamak için de daima ittifak etmeye mecbur oluyorlar. Bunu, ticaret ve siyasette çok bariz bir şekilde müşahede etmekteyiz.
Fakat ehl-i ahiret, ehl-i din ve ehl-i takva olan kişilerin vazifeleri belirli değildir. Yani resmi veya gayr-i resmi vazifeleri kesin değildir. Yani şu cemaat şu tarzdaki insanlara sahip olacak, diğer tarikat şu çeşit kişileri irşad edecek diye bir vazife taksimi olmuyor. Bu dinî hizmetler, çeşitli tarikat ve cemaatler tarafından fıtrî bir şekilde yapılıyor ve insanlar arasında yayılıyor.
Bu sebeple, cemaatlerin vazifeleri aynı sahalarda olduğu için -zayıflar arasında- ister istemez bazı rekabetler ve küçük kırgınlıklar olabiliyor. Bununla beraber ehl-i iman ve ehl-i ahiret, dünyaya ehemmiyet vermedikleri ve sırf rıza-yı ilahiyi hedef ettikleri için, birbirleriyle ittifak etmeye fazla ihtiyaç duymuyorlar. Bu yanlış bir his ve tedbirdir. Her ne kadar sırf rıza-yı İlahiyi düşünse de, Allah'ın rızasının birbirleriyle ittifakta ve kalben birleşmede olduğunu da bilmek gerekir. İşte ehl-i iman arasında mevcut olan bu sıkıntılı ihtilaf ve ayrılmaların yegâne ilacı, ihlastır.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar