"Evet, bir şeyi her şey ve her şeyi bir şey yapmak, her şeyin Hâlıkına has ve Kadîr-i Külli Şeye mahsus bir nişandır, bir âyettir." cümlesini izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Ve o ağacın, birliğiyle beraber muhtelif başka başka meyveler vermesi ise, kudret-i Samedâniyenin sikkesine ve rubûbiyet-i İlâhiyenin hâtemine ve saltanat-ı Ulûhiyetin turrasına işarettir. Çünkü bir tek şeyden her şeyi yapmak, yani, bir topraktan bütün nebatat ve meyveleri yapmak, hem bir sudan bütün hayvanâtı halk etmek, hem basit bir yemekten bütün cihazât-ı hayvaniyeyi icad etmek; bununla beraber her şeyi bir tek şey yapmak, yani, zîhayatın yediği gayet muhtelifü'l-cins taamlardan o zîhayata bir lâhm-ı mahsus yapmak, bir cild-i basit dokumak gibi san'atlar, Zat-ı Ehad-i Samed olan Sultan-ı Ezel ve Ebedin sikke-i hassasıdır, hâtem-i mahsusudur, taklit edilmez bir turrasıdır. Evet, bir şeyi her şey ve her şeyi bir şey yapmak, her şeyin Hâlıkına has ve Kadîr-i Külli Şeye mahsus bir nişandır, bir âyettir."(1)
“Bir şeyi her şey ve her şeyi bir şey yapmak” hayret verici bir hâdisedir. Cenâb-ı Hak yediğimiz tek bir gıdadan saç, tırnak, ilik, alyuvar, akyuvar ve daha nice şeyler yapıyor.
İki hidrojen ile oksijen bir araya getirilip su yapıyor. Onlarca elementten tek bir mahlûk vücuda geliyor. Yine toprak tek bir şeydir, ama ondan her şey yaratılıyor.
Tek bir şey olan yumurtadan civcivi yaratıp ona kanat, gaga, ayak gibi onlarca âza takıyor. Aynı özellikteki yumurtalardan ayrıca sayısız kuşları yaratıyor.
Bir çekirdekten onlarca dal, binlerce yaprak ve meyve çıkarıyor.
Küçücük bir tohumdan onlarca yaprak, kök ve gövde meydana geliyor.
Bu meseleyi Üstadımız Mesnevi-i Nuriye’de şöyle izah eder:
“Bakınız! Her bir masnûun yüzünde öyle bir sikke vardır ki, ancak her şeyi halk eden Hâlık’a mahsustur. Ve her bir mahlûkun cephesinde öyle bir hâtem vurulmuştur ki, her şeyi yapan Sâni’den maada kimsede o hâtem bulunmaz. Ve kudretin neşrettiği mektuplarından her bir mektubun ahirinde, taklidi kabil olamayan öyle bir turra vardır ki, ancak Sultan-ı Ezel ve Ebed’e hastır. O gibi sikkelerden yalnız hayat üzerinde parlayan sikke-i i’câza bakınız ki, hayatla bir şeyden pek çok şeyler husule gelir, icad edilir ve pek çok şeyler dahi bir şey-i vahide emr-i Rabbanî ile inkılâp ederler. Mesela su, bir şey-i vahid iken pek çok uzuvlara, cihazlara Allah’ın izniyle menşe olur, icad edilirler. Ve mideye giren pek çok muhtelif yemekler ve meyvelerden Hâlık-ı Teâlâ tek bir cismi icad eder, tek bir cisim husule getirir."
"İşte kalb, akıl, şuur sahibi olan bir adam bu ciheti düşünürse anlar ki, bir şeyden çok şeyleri icad edip çıkartmak ve çok şeyleri bir şeye tahvil etmek, ancak her şeyi halk eden ve her şeyi yapan Sâni’a mahsus bir sikkedir.”(2)
Dipnotlar:
(1) bk. Sözler, Sekizinci Söz.
(2) bk. Mesnevi-i Nuriye, Lem'alar.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar