Kudret-i Samedaniyenin sikkeyle, Rububiyet-i İlahiyenin hatem ile Saltanat-ı Uluhiyetin turra ile ilgisi var mı? Bu ifadeleri nasıl anlamalıyız?
Değerli Kardeşimiz;
Şecere-i hilkat yahut şecere-i kâinat denilen şu gördüğümüz âlem, akıl almaz mucizelerle kaynaşan harika bir ağaçtır. Bu kâinat, kemal manasıyla insanı meyve vermekle birlikte, her bir canlı türü için de bu âlem sanki o türü meyve veren bir ağaç olarak değerlendirilebilir. Nitekim, Üstat Hazretleri insanı tarif ederken “şu kainat ağacının en son ve en cemiyetli meyvesi” demekle, başka meyvelerin de bulunduğuna işaret etmiştir. Yani, dünya bir yönüyle insan ağacı, bir yönüyle koyun ağacı, bir başka yönüyle de çam ağacıdır. Böylece milyonları aşan türlerin her biri için bu âlem bir ağaç olarak değerlendirildiğinde şu netice ortaya çıkar: Bir şey olan bu âlemden her şey yaratılmaktadır.
Sikke, parada o paranın basıldığı matbaanın isminin yazılı olduğu kısımdır. Turra (tuğra), padişahın isminin yazıldığı kısımdır. Hatem ise, bir mektubun / yazının sonuna (yani hitama erdiğinde) atılan imza yahut vurulan mühürdür.
Buna göre, her canlı varlık, kâinat matbaasında basılmış bir altın gibidir ve bütün kâinata muhtaç olmasıyla da Samediyete ayna olmaktadır. Bu muhteşem kâinatı onun imdadına göndermek ise ancak İlahi kudrete mahsustur. "Kudret-i Samedaniyenin sikkesi" ifadesi bize bu dersi verir.
Bir canlının her organı Allah’ın terbiyesinden geçmiş ve kendisine yüklenen görevi yapabilecek bir kabiliyete sahip kılınmıştır. Bu varlığın bu son halini alıncaya kadar geçirdiği safhalar bir mektuba benzetilirse, son hâl o mektubun sonuna vurulan hâtemdir. Bir ağacın her meyvesi bir hâtem olduğu gibi, her insan da kâinat mektubunun bir hâtemidir. Dolayısıyla Allah'ın yarattığı ve şuur sahiplerine okuttuğu mektupların sonundaki meyveler "Rububiyet-i İlahiyenin hatem"i olarak İlahi mührü okutturur.
Saltanat-ı Ulûhiyetin turra ile ilgisine gelince: Ulûhiyet mâbudiyet manasına gelir. Her varlık Allah’ın kendisine verdiği vazifeyi eksiksiz olarak yerine getirmekle ibadet vazifesini yapmaktadır. Bütün mahlûkata vazife taksimatını yapan, ancak bütün mülkün sahibi olan ve saltanatı bütün âlemlere hükmeden Allah’tır. Buna göre bütün âlemlerde geçerli olan bu ibadet ve itaatte İlahi saltanatın turrası okunur.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü