"Evet, her şeyi zahire hamlettire ettire, nihayet zahiriyun meslek-i müteassifesini tevlid etmek şe’ninde olan meylü’t-tefrit ne derecede muzır ise,.." İzah eder misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"Evet, her şeyi zahire hamlettire ettire, nihayet zahiriyun meslek-i müteassifesini tevlid etmek şe’ninde olan meylü’t-tefrit ne derecede muzır ise, öyle de her şeye mecaz nazarıyla baktıra baktıra, nihayette batınıyunun mezheb-i batılasını intaç etmek şanında olan hubb-u ifrat dahi çok derece daha muzırdır."

"Hadd-i evsatı gösterecek, ifrat ve tefriti kıracak yalnız felsefe-i şeriatla belagat ve mantıkla hikmettir. Evet, hikmet derim, çünkü hayr-ı kesirdir. Şerri vardır, fakat cüz’îdir..."
(Muhakemat, Birinci Makale / Unsuru'l-Belagat, 5. Mukaddime)

Ayet ve hadislerdeki mecazi ifadeleri zahiri üzerine anlamak ve manaların hakikatleri ve hükümlerin konuluş gerekçeleri üzerinde düşünmeyen, sözün söyleniş amacını dikkate almadan ayet ve hadisleri sadece ilk bakışta anlaşılan zâhir manalarına göre anlayan kişilere zâhir ehli (ehlü’z-zahîr, ashâbü’z-zevâhir) denilir. Bu bakış açısı da tefrit bir bakış açısıdır.

Bu zahiri bakış açısı yüzünden ayet ve hadislerdeki mecazi ifadeler, zahiri üzerine hamledilip birtakım batıl fırkaların çıkmasına zemin hazırlamıştır. Mücessime ve Müşebbihe gibi.

"Öyle de her şeye mecaz nazarıyla baktıra baktıra, nihayette batınıyunun mezheb-i batılasını intaç etmek şanında olan hubb-u ifrat dahi çok derece daha muzırdır."

Bâtınîlik ya da Bâtınîyye (Arapça: الباطنية, El-Bāṭiniyyeh); İslam'da Kur'an ayetlerinin görünür anlamlarının dışında, daha derinde gerçek anlamları bulunduğu inancı, ayetleri buna göre yorumlayan akıma da Bâtınîlik, bu düşünceyi benimseyen kişiye de Bâtınî denir.

İslam düşünce tarihinde Bâtıniyye, nasları zahîr-bâtın ayırımına tabi tutarak teviller yapan, İslam’ın temel hükümlerini (zarûrât-i dîniyye) bütün müslümanların anlayışından farklı olarak yorumlayıp din anlayışlarını inkâr veya ibâha sınırına kadar götüren itikadî fırkalar ortaya çıkmıştır ki, Üstad bu tarz anlayışlara ifrat demektedir.

"Hadd-i evsatı gösterecek, ifrat ve tefriti kıracak yalnız felsefe-i şeriatla belagat ve mantıkla hikmettir. Evet, hikmet derim, çünkü hayr-ı kesirdir. Şerri vardır, fakat cüz’îdir."

Zahirî anlayış tefrit, batıni anlayış ise ifrat olduğu için her ikisi de batıl, yanlış ve sapkındır. Doğru ve istikametli olan hadd-i evsat (orta yol) yani Ehl-i sünnetin yoludur.

Ehl-i Sünnet yolunda ayet ve hadislerin sağlıklı bir şekilde anlaşılmasında ayet ve hadislerin zahirî ile batını arasında birbirini cerh etmeyecek bir denge ve istikamet gözetilir. Yani zahir için batıni mana inkâr edilemeyeceği gibi, batıniye giderek de zahirî ve muhkem manalar zedelenmez.

İlave bilgi için tıklayınız:

- “Evet, ifrat veya tefrit, delillere karşı bir isyandır. Yani sahife-i âlemde yaratılan delail, uhûd-u İlahiye hükmündedir…” Devamıyla birlikte izah edebilir misiniz? İfrat veye tefrit neden delillere karşı isyan oluyor?

- Din ile ilgili işlerde ifrat, tefrit ve vasat nasıl olur?

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Okunma sayısı : 245
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

karolin

Ehli zâhir neden tefrit, Ehli batın neden ifrattır? Hem hubb-u ifrat neden çok daha muzırdır?

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Editor (Muaz)

Mecazı tamamen inkar etme açısından zahiriyyun tefrit olurken batıniyyun da her şeyi mecaz yaparak zahiri ifadeleri inkar etme noktasından aşırı gidiyor ve ifrata girmiş oluyor.

Tefrit bir şeyde geri kalma iken ifrat ise aşırı gitmedir. Zahiriyyun mecaz konusunda geride kalıyor kabul etmiyor batıniyyun ise mecaz konusunda abartıp çok ileri gidiyor haddi vasatı aşıyor.

İfrat tefrite sebep olduğu için daha zararlıdır. Yani ifratın tefritten daha zararlı olması; kalıcı bir şekilde tefrite sebep olmasındandır. Bir adama ifrat derecesinde çok ağır bir yük yüklense, bu adam yükün ağırlığından dolayı işi atacak ve tembelliğe gidecektir. Üstelik kalıcı bir şekilde tembelliğe sebep oluyor.

Her şeyin aşırısı zararlıdır. Güzel olan orta yoldur. İnsan orta yolu hem hazmedebilir, hem de takat ve güç yetirebilir. Ama ifrat ve tefrit, insanın kaldıracağı bir yük değildir. Bu ifrat ve tefritin çok alanları ve şubeleri vardır.

Mesela, bir adama takatinden ziyade iş vermek ifrat iken, işsiz ve atıl bırakmak da tefrittir; vasat olanı ise, kaldıracağı ve yapabileceği bir iş verip, hem aşırı yükten, hem de tembellikten onu muhafaza etmektir.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Yükleniyor...