"Ey insanlar, şemsin sukununa, arzın hareketine ve bir katre su içinde binlerce hayvanatın bulunduğuna dikkat ediniz ki, azamet-i ilahiyeyi anlayasınız." izah?
Değerli Kardeşimiz;
"Ey insanlar! Şemsin sükûnuna, arzın hareketine ve bir katre su içinde binlerce hayvanatın bulunduğuna dikkat ediniz ki azamet-i İlâhiyeyi anlayasınız." demiş olsaydı, bütün o zamanların insanlarını tekzibe sevk etmiş olurdu. Çünkü hiss-i zahirîye muhaliftir. Maahaza, on asırdan beri gelip geçen insanları şaşırtmak, yalnız fünun-u cedidenin zuhurundan sonra gelen insanları memnun etmek, makam-ı irşada muhalif olduğu gibi, ruh-u belâgatle de kabil-i telif değildir."(1)
Tevhid amaç, tevhide getirilen deliller ise araçtır. Amaç hiçbir zaman değişmez, ama araçlar bazı dönemlerin gereklerine uygun bir şekilde değişebilir. Buna "halin gereğine uygun hareket etmek" anlamında "belagat" denir. Yani muhatabın haline uygun konuşmak ve onun idrak edebileceği şeyleri vermek gerekiyor.
İnsanların ekserisi avam olduğu için, gayeyi ispat adına getirilen delillerin avamın anlayacağı basitlik ve sadelik içinde olması gerekir. Yoksa gaye zahir iken, gayeyi ispat etmek için getirilen deliller hafi ve karmaşık olursa, faydadan çok zarar vermiş oluruz. Üstad Hazretleri Kur’an’ın metodu olan; delillerin herkesin anlayacağı kadar zahir ve basit olması yolunu takip ediyor. Yani tevhide getirilen deliller zahir ve açık olmalıdır, bilimsel olması gerekmez.
Mesela, kainatta intizamın ispat edilmesi için ille de nötron ve protondan bahsetmek gerekmiyor. Güneşin her gün aynı şekilde doğması, yıldızların yerli yerinde olmaları ve çiçeklerin o güzel yüzleri intizama işaret ediyor.
Üstad Hazretlerinin ifadesi ile; delil müddeadan hafi olmamalıdır. Yani tevhidi ispat etmek için getirilen delil, tevhidden ziyade izaha muhtaç olmamalıdır. Delil açık, basit ve sade olursa, herkes istifade eder. Delil kapalı ve bilimsel olursa, sadece bilim insanları o delilden faydalanır, ekser avam insanlar ondan faydalanamaz. Burada önemli olan delilin kendisi değil, delilin ispat ettiği netice ve insanların bunu anlamasıdır. Her şeyi sadece bilimselliğe dökmek bundan başka delil olmaz demek de cehaletin başka bir yüzüdür.
Kur’an’ın üslubuna bakıldığı zaman, herkesin anlayacağı basit ve zahir delilleri gösterir. İnce ve anlaşılması zor delillere ise karine, yani ip uçları ile işaret eder. Yani çoğunluğu oluşturan muhatap kitlesinin zihni seviyesine, yani avama göre hitap ediyor. Çoğunluğun dışında, azınlık olan ehli ilme ise, karine ile hitap ediyor. Biz de bu metodu takip etmeliyiz. Bütün eğitim sistemlerinde eğitim ve öğretim teknikleri çoğunluğun durumuna göre ayarlanır, azınlıklar ise ek tedbir ile idare edilir.
Risale-i Nurların delillere bakış açısı ve uyguladığı metot Kur’ani bir mototdur. Risale-i Nur dersine gelen birisi fizik dinlemeye değil, tevhidi dinlemeye geliyor. Asıl gaye tevhittir, fizik ilmi ise sadece bir araçtır. Araç ise anlaşılır ise faydalı olur. Eğitim seviyesi olmayan birine fizik ilminin yüksek dersleri anlatılmaz. Öyle ise herkese maruf ve zahir olan delilleri takdim etmek en güzel irşat yoludur.
Üstad'ın şu ifadeleri konumuzu daha da aydınlatır:
"Bil ki, Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyânın ifadesinde çok şefkat ve merhamet var. Çünkü, muhatapların ekserîsi, cumhur-u avamdır. Onların zihinleri basittir. Nazarları dahi dakik şeyleri görmediğinden, onların besâtet-i efkârını okşamak için, tekrarla, semâvat ve arzın yüzlerine yazılan âyetleri tekrar ediyor, o büyük harfleri kolaylıkla okutturuyor. Meselâ, semâvat ve arzın hilkati ve semâdan yağmurun yağdırılması ve arzın dirilmesi gibi bilbedâhe okunan ve görünen âyetleri ders veriyor. O huruf-u kebîre içinde küçük harflerle yazılan ince âyâta nazarı nadiren çevirir, tâ zahmet çekmesinler."(2)
Dipnotlar:
(1) bk. İşârâtü'l-İ'câz, Bakara Suresi, 23 ve 24. Ayetlerin Tefsiri
(2) bk. Lem'alar, On Yedinci Lem'a, On Birinci Nota
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü