"Fakat, maatteessüf, Küçük Hafız Zühtü, hiç tokada istihkakı yokken, o elim hadise ona da temas etti." Burada Küçük Hafız Zühtü'nün o hadiseye teması nasıl olmuş?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Onuncu Lem'a, "Şefkat Tokatları" dediğimiz hizmette fütur, gevşeklik ve tembellik gösteren talebelerin tokat yediklerini ve yiyeceklerini anlatan bir risaledir. Küçük Hafız Zühtü Ağabey'imizin de istihkakı olmadığı hâlde, Büyük Hafız Zühtü'nün tokadından nasibini aldığı anlatılır. Başta bu iki ismin benzerliği ve aynı tokatta yer alması, ikisinin aynı olduğu hissini haklı olarak uyandırmaktadır.

Fakat yaptığımız tahkikatta bu iki muhterem ağabeyin aynı olmadığı netleşiyor.

"DOKUZUNCUSU"

"Büyük Hafız Zühtü’dür. Bu zat, Ağrus’taki Nur talebelerinin başında nazırları hükmünde olduğu bir zaman, Sünnet-i Seniyyeye ittiba ve bid’alardan içtinâbı meslek ittihaz eden talebelerin manevi şerefini kâfi görmeyerek ve ehl-i dünyanın nazarında bir mevki kazanmak emeliyle, mühim bir bid’anın muallimliğini deruhte etti."

"Tamamıyla mesleğimize zıt bir hata işledi. Pek müthiş bir şefkat tokadını yedi. Hanedanının şerefini zirüzeber edecek bir hadiseye maruz kaldı. Fakat, maatteessüf, Küçük Hafız Zühtü, hiç tokada istihkakı yokken, o elim hadise ona da temas etti. Belki, inşaallah, o hadise onun kalbini dünyadan kurtarıp tamamıyla Kur’ân’a vermek için bir ameliyat-ı cerrahiye-i nâfia hükmüne geçer." (Lem'alar, Onuncu Lem'a.)

Burada büyük Hafız Zühtü, Ağruslu, şimdiki ismiyle Atabeylidir. Fakat Küçük Hafız Zühtü ise Ispartalıdır.

Büyük Hafız Zühtü için sitemizde bilgiler mevcuttur. Zühtü, Risale-i Nur’un birçok yerinde Büyük Hafız Zühtü olarak geçer. Üstad Bediüzzaman'ın yakın talebeleri olan Hakkı, Hulûsi, Sabri, Süleyman, Rüştü, Bekir, Mustafa, Ali, Lütfi, Hüsrev, Refet gibi önde gelen isimlerle birlikte adı anılır ve bu isimler bizzat Üstad Bediüzzaman tarafından “Sözlerin Hameleleri” yani taşıyıcıları olarak taltif edilmişlerdir.

Üstad Bediüzzaman Onuncu Lem’ada “Dokuzuncu Şefkat Tokadı” olarak Hafız Zühtü’nün yaşadığı bir hadiseyi dile getirir. Buna göre Argos’ta (şimdiki ismi Atabey) Risâle-i Nur’u yayma hizmetini sürdürürken, böyle bir şerefi yeterli görmeyerek "Ehl-i dünyanın nazarında bir mevki kazanmak emeliyle, mühim bir bid’anın muallimliğini deruhte eder." Böylelikle Risâle-i Nur mesleğine tamamıyla zıt bir yol izler. Bu hatanın neticesi olarak da pek müthiş bir şefkat tokadı yer ve hanedanının şerefini yerle bir edecek bir hadiseyle yüzyüze gelir.

Bir süre sonra bu hatasından dönmesi üzerine Üstad Bediüzzaman ona şu haberi gönderir:

"Bugünden itibaren, Risale-i Nur’un has şakirtleri içinde şirket-i maneviye-i Nuriyeden hissedar olmasını ve ismiyle duaya girdiğini selamımla beraber tebliğ ediniz." (Kastamonu Lahikası, 170. Mektup.)

Küçük Hafız Zühtü'nün ismi risalelerde geçmekle beraber, bu ağabeyle ilgili doğru ve net bilgiye sahip değiliz. Dolayısıyla bu şefkat tokadının ona nasıl temas ettiği konusunda fazla bir malumatımız yoktur.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

Adem68474

mühim bir bid’adan kastedilen nedir izah eder misiniz

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Editor (Muaz)

Biz latin harfin talim edilmesine muallimlik yapılması şeklinde anlıyoruz. 

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.

BENZER SORULAR

Yükleniyor...