"Fetvanın kazadan farkı, mevzuu âmdır; gayr-ı muayyendir, hem mülzim değil." cümlesini izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
Fetvanın konusu umumilik arz ettiği için, bütün ümmeti bağlar. Bir de fetvanın konusu belli alanlara ve konulara münhasır değildir. Yani konu bakımından belirgin bir sahası yoktur. Bir zorunluluk veya mecburi bir durum fetvayı tesiri altına alamaz. Fetva verilirken, dış tesirlerin baskısı fetvaya tesir etmemesi gerekir. Silah ve sulta baskısı ile dinin özüne aykırı olan fetvalar, fetva değildirler.
Kazanın konusu ise özel ve belirgindir. Belli bir mesele üzerinde hareket eder. Aynı zamanda özelliğinden ve hususiliğinden dolayı ümmeti bağlamaz. Aynı zamanda bir baskı ve dış tesirin dairesinde olduğu için, yani zorunluluk da işin içine girdiği için, burada alınan fetva arızalıdır, sağlıklı ve maslahatlı değildir.
Bu fetvayı arızalı kılan en önemli faktör; iki davalı olan İngiliz ve Anadolu’dan, sadece İngilizlerin baskı ve görüşü dinleniyor. Anadolu’nun görüşü ise dinlenmiyor. Bu da mahkemenin ve kazasının meşruiyetini ortadan kaldırıyor.
Milli Mücadele aleyhine çıkarılan fetvanın gayesi avam Müslümanları milli mücadele aleyhine tahrik içindir. Bu fetvadan bu gaye gayet iyi anlaşılıyor. Bu yüzden İngilizlerin baskısı ile Milli Mücadele aleyhine çıkarılan fetva, fıkıh açısından tam şartları vuku bulmadığı için, bütün ümmeti bağlayıcı bir fetva değildir.
İlgili kısmı okumak için tıklayınız:
- Tulûât.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
Cây-ı dikkattir ki; merkez-i Hilafet üleması ve Dâr-ül Hikmet ve zabıta-i ahlâkiye ile fuhuş, işret, kumar gibi kebairi izale değil, tevkif edemediler. Anadolu Hükûmeti'nin bir emri ile, bütün işret, kumar gibi kebairler men' edildi. Demek desatir-i hikmet, nevamis-i hükûmetle; kavanin-i hak, revabıt-ı kuvvetle imtizac etmezse, cumhur-u avamda müsmir olamaz.}
Risale-i Nur - Sünuhat Tüluhat İşârat
Haşiyede ile gelen cevap ve soru arasındaki münasebeti anlayadim. Haşiye kebairin meni ile ilgili cevap ve soruyla münasebeti nadir acaba
Devlet bir fetva bir kanun çıkarıyorsa bunu uygulayacak bir gücünün otoritesininde olması gerekir yoksa fetva ve kanunu takan olmaz. İstanbul hükümeti milli mücadeleleciler için İngiliz baskısı ile bir fetva çıkarıyor ama bu fetvayı uygulacak güce ve otoriteye sahip değil dolayısı ile bu fetvanın anlamı da önemi de olmaz diyor Üstad. Bunu örneklendirmek içinde İstanbul hükümeti içki, kumar, fuhuşu kaldırmak için bir karar aldı ama bunu uygulayacak güce sahip olmadığı için bu günahlar aynen devam etti. Ama Anadolu Hükûmeti'nin bir emri ile, bütün işret, kumar gibi kebairler men' edildi. Demek güç ve otorite kimde ise meşru hükümet odur.
1) "Fetvanın kazadan farkı, mevzuu âmdır; gayr-ı muayyendir, hem mülzim değil."
Burada fetva mülzim değil diyor, yani bağlayıcı değil diyor.
" Kaza ise, muayyen ve mülzimdir."
Kaza ise bağlayıcıdır, deniliyor.
Tam tersi, doğru değil mi?
2) "Hem mülzim olmuştur; çünkü, avam-ı müslimîni onlar aleyhinde sevk etmekte esbabın en âhiridir."
Bu son cümleyi açıklayabilir misiniz?