“İrade-i Hilâfet, siyasetimin lehinde çıktı.” cümlesinin geçtiği Hutuvat-ı Sitte'den, Beşinci Hatve'yi açıklar mısınız?
Değerli Kardeşimiz;
"BEŞİNCİ HATVESİ: Der:
"İrade-i Hilâfet, siyasetimin lehinde çıktı."
"Şu vesveseye karşı deriz: Bir şahsın arzu-yu zâtîsi ve emr-i hususîsi başkadır, ümmet namına emin olarak deruhte ettiği emanet-i Hilâfetten hasıl olan şahsiyet-i maneviyenin iradesi bambaşkadır. Bu irade bir akıldan çıkıp, bir kuvvete istinad ederek, âlem-i İslâmın maslahatını takip eder."
"Aklı ise, şûrâ-yı ümmettir; senin vesvesen değil. Kuvveti müsellâh ordusu, hür milletidir; senin süngülerin değildir. Maslahat da muhitten merkeze nazar edip İslâm için faide-i uzmâya tercih etmektir. Yoksa, aksine olarak merkezden muhite bakmakla âlem-i İslâmı bu devlete, bu devleti de Anadolu'ya, Anadolu'yu da İstanbul'a, İstanbul'u da hânedân-ı Saltanata tearuz vaktinde feda etmek gibi hod-endişâne fikir ve irade, değil Vahdeddin gibi mütedeyyin bir zat, hattâ en fâcir bir adam da yalnız ism-i Hilâfeti taşıdığı için ihtiyarıyla etmez. Demek, mükrehtir. O halde ona itaat, adem-i itaattir."(1)
Hilafet makamı, İslam milletini temsil ettiği için, o makamı meşgul eden zatın şahsi arzuları ve emirleri ile İslam milleti hakkında alacağı karar ve iradeler birbirinden farklıdır. İslam milletini ilgilendiren kararlar; ancak İslam milletinin onay ve kuvvetine dayanırsa geçerliliği vardır. Yoksa keyfi ve şahsi fikirler; ancak şahsın reyi ve fikrinden ibarettir, İslam milletini bağlamaz.
Bu bahis İngilizlere karşı yazılmıştır. Bu nedenle gelecek ifadeler onlara doğrudan hitab etmektedir. Hilafet makamının aklı ve şuuru ise; sizin (İngiliz) düşünce ve vesveseleriniz değil, ümmetin kolektif aklıdır. Kuvvet ve icracısı ise; senin kılıncın değil İslam milletinin askeri gücüdür. Fayda ve maslahat ise; ancak İslam milletinin umumunun maslahat ve faydasına bakar. Yani; belli şahıs veya zümreler için politik kararlar alınamaz. Alınacak karar bütün ümmete şamil ise mutabıktır; yoksa mutabık değildir. Bu sebeple halifenin alacağı bir karar, bütün İslam milletinin zararına ve hilafına ise, bu karar geçersiz ve hükümsüzdür.
İngilizlerin halife Vahdeddin'e zoraki olarak çıkarttığı fetvayı Üstad, sağlıksız olduğu ve İslam milletinin zararına ve hilafına gördüğü için hükümsüzdür deyip, İngilizlerin fetva oyununu bozuyor. Sultan Vahdeddin İngilizlerin baskısı ve cebri altında olmasından, onun hilafeti ve hilafet adına aldığı kararları İslam milletini bağlamaz. Bu sebeple Anadolu'da Milli Mücadele aleyhine alınan fetvaya, Üstad karşı bir fetva ile mukabelede bulunuyor. Halifenin içinde bulunduğu baskı durumundan dolayı itaat edilemeyeceğini ümmete ilan ediyor. Zaten dinimizde de zorlama ile yapılan akit ve sözleşmeler hükümsüzdür, tatbiki gerekmez.
(1) bk. Hutuvat-ı Sitte.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü