"Görüyoruz ki, bu seyyaremiz, bir azamet-i şevket-i Rububiyeti..." Bu ifadeleri biraz daha açabilir miyiz? Küre-i arza pek büyük bir hizmet için, bir uzun seyir ve seyahat ettirilmesinde mevsimlerin yaratılmasının dışında hangi hizmetler düşünülebilir?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"Görüyoruz ki, bu seyyaremiz, bir azamet-i şevket-i Rububiyeti ve haşmet-i saltanat-ı Ulûhiyeti ve kemâl-i rahmet ve hikmeti gösterir bir sûrette, güneşin etrafında, emr-i Rabbânî ile, Birinci Mektupta beyan edildiği gibi, pek büyük bir hizmet için bir uzun seyir ve seyahat ona ettiriliyor." (Sözler, Otuz Üçüncü Söz, Yirmi Birinci Pencere)

Burada, dünya için üç ayrı tarif ve tavsif yapılıyor:

Bir azamet-i şevket-i Rububiyeti göstermesi:

Rububiyet yani “Allah’ın her şeyi terbiye ederek bir kemal noktasına ulaştırması” dünyamızda çok açık ve çok muhteşem olarak kendini göstermektedir. Şöyle ki;

Dünya başlangıçta Güneş'ten kopan bir ateş kitlesi iken, safhalar hâlinde birçok ilahi terbiyelerden geçerek bu günkü hâlini almış bulunuyor. O ateş kitlesi soğutuluyor, katılaştırılıyor, kendisine zıt bir mahiyete bürünerek okyanusları, denizleri doğuruyor. Bir kısmı da taş ve toprak hâline gelerek yeryüzündeki üç milyondan fazla canlı türünün ve bitkilerin mekânı oluyor. Denizinde balıkların yüzdüğü, semasında kuşların uçuştuğu, ormanlarında aslanların, ceylanların yaşadığı, şehirlerini insanların şenlendirdiği bu yerküresi Rab isminin azami bir tecellisini sergilemiş oluyor.

Haşmet-i saltanat-ı Ulûhiyeti göstermesi:

Uluhiyet, mabudiyet manasınadır. Yeryüzünün hem kendisi hem de üzerindeki bütün varlıklar kendilerine verilen vazifeleri mükemmel olarak yapmakla o haşmetli uluhiyet saltanatına karşı ubudiyet vazifelerini yerine getirirler.

Kemal-i rahmet ve hikmeti göstermesi:

Yeryüzü ve ondaki bütün varlıklarda Allah’ın hikmeti ve rahmeti güneş gibi görünmektedir.

Küre-i arza pek büyük bir hizmet için, bir uzun seyir ve seyahat ettirilmesi:

Uzun seyir ve seyahat denilince evvela dünyanın Güneş etrafındaki seyahati akla gelmekle birlikte, onun bu seyahati esas olarak kıyamete doğrudur. Bu seyahat “pek büyük bir hizmet için”dir. Şöyle ki;

Külliyat'ta dünyanın üç yüzü olduğu beyan ediliyor. Birinci yüz, esma-i ilhiyeye ayna olma yüzüdür. Bu uzun seyahatte her baharda ayrı çiçekler, meyveler, küçük hayvancıklar hayat bulup esmaya ayna oldukları gibi, her asırda da farklı insan kafileleri gelip göçmekle bu tecellileri daha ileri derecede teşhir ederler.

Dünyanın ikinci yüzü, ahirete tarla olma cihetidir. Bu yönüyle dünya her an ahiret pazarına iman ve küfür, itaat ve isyan, adalet ve zulüm, helal ve haram mahsulleri göndermektedir. Dünya bu yönüyle hem cennet hem de cehennem meyveleri veren bir mezraa durumundadır. Bu ise onun “pek büyük bir hizmet”idir.

"Evet, cennet-cehennem, şecere-i hilkatten ebed tarafına uzanıp eğilerek giden dalının iki meyvesidir ve şu silsile-i kâinatın iki neticesidir ve şu seyl-i şuûnâtın iki mahzenidir ve ebede karşı cereyan eden ve dalgalanan mevcudatın iki havzıdır ve lûtuf ve kahrın iki tecelligâhıdır ki, dest-i kudret bir hareket-i şedîde ile kâinatı çalkaladığı vakit, o iki havuz münâsip maddelerle dolacaktır." (bk. age., Yirmi Dokuzuncu Söz, İkinci Maksat)

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 772
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...