Günümüzde Risale-i Nur talabesi olmak için, Risale-i Nurları yazmak gerekir mi?
Değerli Kardeşimiz;
Asıl talebelik onun davasına hizmet etmektir. Nitekim Üstadımız talebenin tarifini yaparken, “Sözleri kendi malı gibi kabul ederek onun neşrini ve ilanını hayatının en mühim vazifesi telakki etmekten”(1) söz eder. Bu tarif kıyamete kadar bakidir ve bu şartı taşıyanlar Nur talebesidirler.
Risaleleri yazmak, bir çeşit hizmet tarzıdır, talebelik şartı değildir. Hatta okumak da bir dereceye kadar anlamanın vesilelerinden birisidir. Asıl olan Risalelerin vermek istediği mesajları, bilmek, anlamak ve hayatına aksettirerek lisan-ı kal ve hal ile dellallık etmektir. Onun için risale-i nur talebesi olmamım şartı ise; "Talebeliğin hassası ve şartı şudur ki: Sözleri kendi malı ve telifi gibi hissedip sahip çıksın ve en mühim vazife-i hayatiyesini onun neşir ve hizmeti bilsin."
Zaten kendisi bu manada Lahika Mektupları neşretmiş, özellikle ahir ömründe kendisini ziyarete gelenler için şu hatırlatmayı kapısına astırmıştır:
"Üstad'ın ziyaretçilere dair bir mektubu:
"Umum dostlarıma, hususan ziyaretçilere dair bir özrümü beyan etmeye mecbur oldum:
"Ekser hayatım inzivada geçtiği gibi, otuz-kırk senedir tarassud ve taarruza maruz kaldığımdan, zaruretsiz sohbet etmekten çekinip tevahhuş ediyorum. Hem eskiden beri maddî ve manevî hediyeler bana ağır geliyordu. Hem şimdi ziyaretçiler, dostlar çoğalmış; hem manevî mukabele lâzım gelmiş. Şimdi maddî bir lokma hediye beni hasta ettiği gibi, manevî bir hediye olan ziyaret etmek, görüşmek, hususan başka yerlerden musafaha için zahmet edip gelmek ziyareti dahi, ehemmiyetli bir hediye-i maneviyedir. Ona mukabele edemiyorum. Hem de ucuz değil, manen pahalıdır. Ben kendimi o hürmete lâyık görmüyorum. Manen mukabele de edemiyorum. Onun için şimdilik aynen maddî hediye gibi bir ihsan olarak bana manevî hediye gibi olan sohbetten zaruret olmadan men'edildim. Bazı beni hasta eder. Maddî hediyenin tam mukabilini vermediğim vakit beni hasta ettiği gibi. Onun için hatırınız kırılmasın, gücenmeyiniz."
"Risale-i Nur'u okumak, on defa benimle görüşmekten daha kârlıdır. Zâten benimle görüşmek; âhiret, iman, Kur'an hesabınadır. Dünya ile alâkamı kestiğim için, dünya hesabına görüşmek manasızdır. Âhiret, iman, Kur'an için ise; Risale-i Nur daha bana ihtiyaç bırakmamış. Hususan Tarihçe-i Hayat'taki mektublar... Hatta hizmetimdeki has kardeşlerimle de zaruret olmadan görüşemiyorum. Yalnız bazı Risale-i Nur'un fütuhatına ve neşriyatına ait bazı kimseler için görüşmek istesem, o zaman görüşmek caiz olabilir ve bana sıkıntı vermez."
"Bu noktayı bilmeyen ziyarete gelenlere haber veriyorum ki; birkaç senedir ceridelerle ilân etmişim ki, benimle görüşmek isteyenleri hususan uzak yerden gelerek görüşmeden gidenleri, hususî dualarıma dâhil ediyorum. Her sabah da dua ediyorum. Onun için de gücenmesinler.” (2)
Dipnotlar:
(1) bk. Barla lahikası, (252. Mektup)
(2) bk. Emirdağ Lahikası-II, (112. Mektup)
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
namaz tesbihatını da eklemiştir
Benimle hakikat meşrebinde sohbet etmek ve görüşmek isteyen adam hangi risaleyi açsa, benimle değil, hâdim-i Kur'ân olan Üstadıyla görüşür ve hakaik-i imaniyeden zevkle bir ders alabilir.
RİSALEİ NUR TALEBESİ OLMAK ONUN DAVASINA HİZMET ETMEK İLE OLUR. ELEŞTİRMEK DEĞİL. ÖZELLİKLE İMANİ KONULARDA RİSALELER YETERLİDİR. BİZDE BU KONULARDA BU KİTAPLARDAN FAYDALANABİLİRİZ.