"Hayat zannettiğin hâlât, yalnız bulunduğun dakikadır..." Buranın devamında nefse nasıl bir nasihat vardır?
Değerli Kardeşimiz;
"Ey nefis! Eğer şu dünya hayatına müştaksan, mevtten kaçarsan katiyyen bil ki: Hayat zannettiğin hâlât, yalnız bulunduğun dakikadır. O dakikadan evvel bütün zamanın ve o zaman içindeki eşya-i dünyeviye, o dakikada meyyittir, ölmüştür. O dakikadan sonra bütün zamanın ve onun mazrufu, o dakikada ademdir, hiçtir. Demek güvendiğin hayat-ı maddiye, yalnız bir dakikadır. Hatta bir kısım ehl-i tedkik, 'Bir âşiredir, belki bir ân-ı seyyaledir.' demişler. İşte şu sırdandır ki; bazı ehl-i velayet, dünyanın dünya cihetiyle ademine hükmetmişler. Madem böyledir, hayat-ı maddiye-i nefsiyeyi bırak. Kalp ve ruh ve sırrın derece-i hayatlarına çık, bak; ne kadar geniş bir daire-i hayatları var. Senin için meyyit olan mazi, müstakbel; onlar için haydır, hayatdar ve mevcuddur."(1)
Nefis, mahiyeti itibariyle kendisine menfaati olan her şeyi sever. Fazilet, hayır, ibadet ve kemalat olan her şeye de düşman ve hasımdır.
İnsan dünyayı sever, onun kusurlu ve menfaat cephesi ile meşgul olur. Her an başına gelecek olan ölümden de korkar. Hâlbuki sevdiği ve meftun olup uğrunda her şeyi feda ettiği o dünya ve halet yalnız bir andır. Zira o andan evvelki zaman ve süreler elinden çıkmış, ölmüş, maziye geçmiş bir mezaristandır. O dakikadan ve andan sonraki zamanlar ise gelmemiş, elinde yoktur. Onlar da bir nevi ölüdür. O halde sen bir anlık veya bir adımlık hayattan istifade edebilirsin. İşte bu sebepten dolayı bazı ehli velayet dünyanın bu hâline yokluk ve hiçlik gözüyle bakmış ve öyle hükmetmişlerdir.
Madem öyledir, nefsin sahası içerisine giren o anları bırak. Yani nefsin tatmininden vazgeç; kalbini ve ruhunu inkişaf ettiren iman, marifet ve muhabbet sahalarında yol almaya bak.
1) bk. Sözler, Yirmi Altıncı Söz, Hatime.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü