"Hem Kur’ân bizi siyasetten şiddetle men etmiş." Sözünü nasıl anlamalıyız? Hangi ayetler siyaseti yasaklıyor?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Siyaset, idareye talip olmaktır. İslam tarihi boyunca dört halife gibi nice adil hükümdarın idarelerine şahid oluruz.

Bir ıstılah olarak siyaset: “Devleti alakadar eden işlerin sistematik ve düzenli bilgisidir.” Başka bir ifade ile “siyaset, devlet idare etme san’atıdır.” (Sefâ Mürsel, Devlet Felsefesi, s, 221)

Siyaset; bir parti kurarak, memleket idaresine talip olmak ve kendisine has düstur ve prensiplerle devlet idaresini ele almaktır.

Siyaset, “diplomatlık”, “politika”; manasına geldiği gibi, “insanların dünya ve ahiret işlerini tanzim etme gayreti ve mesaisi” manalarına da gelir.

Bu tariflerden anlaşıldığı üzere, siyasetin esasında, “iktidarı elde etme ve bunun için siyaseti meslek olarak seçmek gayesi” yatmaktadır. Bu açıdan “siyasetçi” yahut “siyasî insan” tabirinden gaye ve emelini bir siyasî parti kanalıyla gerçekleştireceğine inanan ve ona intisab eden, partisi hesabına faaliyet gösteren ve re’y isteyen kimse anlaşılmalıdır. Daha kısa bir ifade ile oy veren değil de oya talip olan, oy isteyen siyasetçidir.

Öyleyse seçim zamanı geldiğinde Kur’an, vatan ve millet maslahatı namına bir partiyi tercih etmek “siyasetçilik” olarak anlaşılmamalıdır. Re’y kullanmak vatanî ve millî bir vazifedir. Çünkü vatan ve millet maslahatı için gayret gösterenlere oy vermemek, siyaseti şahsî emellerine ve menfaatlerine alet edenlere yardım hesabına geçer.

Üstad, “siyasî bir parti” kurarak iktidara talip olma manasındaki bir siyaset anlayışından şiddetle kaçınmış ve talebelerini de kaçındırmıştır. Fakat talebesi Bayram Yüksel’in anlattığına göre, 1957 seçimlerinin yapıldığı 27 Ekim günü diğer talebesi Zübeyir Gündüzalp’la beraber İsparta’da bulunan Bey Camiinde bizzat sandık başına gitmiş, “Benim re’yim ehemmiyetlidir.” diyerek Demokrat Partisine rey vermiştir.

Üstad Hazretleri fiilî siyasete girmemiş, fakat siyasîleri irşad ve ikazdan da hiçbir zaman geri durmamış; siyaseti dinsizliğe alet edenlerin karşısında olduğu gibi, dini siyasete alet edenlerin de karşısında olmuştur. Daima, siyaseti ve siyasîleri İslamiyet’e dost ve vesile etmeye çalışmıştır.

Bu noktadan hareketle Üstadın "Kur'an bizi siyasetten şiddetle menetmiş" sözünü belli kayıtlarla ve günün şartlarına göre değerlendirmek lazım. Üstad Hazretlerinin bu sözünü; "günümüz siyaseti" olarak anlarsak, mesele de anlaşılmış olur. Çünkü günümüz siyaseti, çoğu yalancılıktır, entrikalarla doludur, insafsız ve acımasızdır, ucu ecnebi elindedir; idare edenler tam hür değildir; bilerek veya bilmeyerek bir takım fesad komitelerine alet olmaları söz konusudur.

İşte bu hususiyetlere sahip olan günümüz siyasetiyle uğraşmak yerine, Üstad doğrudan doğruya iman ve Kur'an hakikatlerini anlatmayı tercih etmiş ve bütün himmetini ve vaktini davasına hasretmiş, prensip olarak da hep siyaset üstü kalmıştır. Böylece neşretmiş olduğu Kur’an nurları ve iman hakikatleri çeşitli partilere mensup geniş kitlelere ulaşmış, elden ele, ilden ile dolaşmış, nice insanın imanını kurtarmış, taklidî iman sahiplerini de tahkikî iman sahibi yapmıştır.

Şu noktada mühimdir ki, Üstadın bu sözü söylediği yıllarda Türkiye'de tek parti sistemi vardı, siyaset yoluyla bir yere varmak zaten mümkün değildi. Ayrıca Üstad, cemaat içinde bazı fertlerin cemaati meşgul etmeden şahsı adına siyasete girebileceğini söylemiştir.

Mezkûr cümlenin Kur’an’dan mesnedi meselesine gelince:

Günümüz siyaseti ekseriyet itibariyle yalancılık, iftira, gıybet, menfaat, zulüm, insafsızlık, cerbeze, körü körüne bağlılık gibi hususiyetler gösterdiğinden, bunları yasaklayan ayetleri birer mesned olarak görebiliriz. Mesela "Ancak mü’minler kardeştir..."(Hucurat, 49/10) hükmü Kur’anî bir hakikattir. Fakat günümüz siyaseti mü’mini mü’mine düşman yapmaktadır.

Keza Kur’an'a göre "Hiçbir günahkâr başkasının günahını yüklenmez."(En'am, 6/164; İsra, 17/15; Fatır, 35/18; Zümer, 39/7) buyurulur. Fakat günümüz siyaseti partizanlığı esas aldığından, diğer parti mensuplarını karalayarak iş yapar... Misalleri arttırabiliriz.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 9.238
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

m.zbay
üstad yalanci kötü siyasete şahsi girislere musade etmis demekki yasak cemaatin girmemesi icin. cemaatin siyasete girmesini meneden ayet var mı?
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Editor (Muaz)
Cemaatin siyasete girmesini men eden bir ayet Risale-i Nurda geçmiyor şeklinde biliyoruz.
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
ayyolcu
Amma Kur'an ve imanın hizmeti ne için beni men'ediyor? dersen; ben de derim ki: Hakaik-i imaniye ve Kur'aniye birer elmas hükmünde olduğu halde, siyaset ile âlûde olsa idim; elimdeki o elmaslar iğfal olunabilen avam tarafından, "Acaba taraftar kazanmak için bir propaganda-i siyaset değil mi?" diye düşünürler. O elmaslara, âdi şişeler nazarıyla bakabilirler. O halde ben o siyasete temas etmekle, o elmaslara zulmederim ve kıymetlerini tenzil etmek hükmüne geçer. Şualar ( 463 )
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Nurun fedaisi
Bir sorum olacak. "Hem Kur’ân bizi siyasetten şiddetle men etmiş" sözünde 'biz'den maksat sadece Nur Talebeleri midir? Kur'ân sadece bizi mi siyasetten men ediyor? Bu hususî bir men etme mi? Bu kısmı açarsanız sevinirim.. Siz de kusura bakmayın, bu kısımları kavrayamadım.. Selam ve dua ile..
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Editor (Muaz)
Takva ve vera sahibi her Mümin bugün ki siyasi koşullardan uzak durmalı diye anlıyoruz. Sadece Nur talebelerine mahsus bir tespit değil yani.
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.

BENZER SORULAR

Yükleniyor...