"Her bir fen, geniş mikyasıyla ve hususi âyinesiyle ve dürbünlü gözüyle ve ibretli nazarıyla bu kâinatın Hâlık-ı Zülcelâlini esmâsıyla bildirir, sıfâtını, kemâlâtını tanıttırır." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
Allah’ı tanımanın en sağlam ve güzel yollarından birisi, eserden müessire doğru gitmektir. Yani eserlerinden hareket ederek eser sahibini tanımaktır. Bu yüzden, kâinat ve içindeki harika eserlerin hepsi birer penceredir. Bu pencerelere iman gözü ile bakılırsa, marifet şuaları parıldar. Her bir eser üstünde Allah’ın isim ve sıfatları tecelli eder. İnsan bu tecellileri takip ederek Allah’a ulaşır. Bu tecelliler içinde Allah’ın bin bir ismi tecelli eder. Her meslek ve meşreb sahibi bu isimlerden birisini esas alır ve o ismin gözlüğü ile kâinata ve eserlere bakar. O isme yapışır ve o ismin tecelli ipi ile Allah’a ulaşır.
وَاِنْمِنْشَىْءٍاِلاَّيُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ sırrınca, her şeyden Cenâb-ı Hakka karşı pencereler hükmünde çok vecihler var. Bütün mevcudatın hakaiki, bütün kâinatın hakikati, esmâ-i İlâhiyeye istinad eder. Herbir şeyin hakikati, bir isme veyahut çok esmâya istinad eder. Eşyadaki sıfatlar, san’atlar dahi, her biri birer isme dayanıyor. Hattâ, hakikî fenn-i hikmet Hakîm ismine ve hakikatli fenn-i tıp Şâfî ismine ve fenn-i hendese Mukaddir ismine, ve hâkezâ, her bir fen bir isme dayandığı ve onda nihayet bulduğu gibi, bütün fünun ve kemâlât-ı beşeriye ve tabakat-ı kümmelîn-i insaniyenin hakikatleri esmâ-i İlâhiyeye istinad eder. Hattâ, muhakkıkîn-i evliyanın bir kısmı demişler:
'Hakikî hakaik-i eşya, esmâ-i İlâhiyedir. Mahiyet-i eşya ise, o hakaikin gölgeleridir. Hattâ, bir tek zîhayat şeyde, yalnız zâhir olarak yirmi kadar esmâ-i İlâhiyenin cilve-i nakşı görünebilir.'”(1)
Üstad Hazretlerinin yukarıdaki enfes ifadelerinden de anlaşılacağı gibi, her bir eşya ve her bir mahlûk birçok ismin mâna ve hükümlerini gösteren bir ayna ve levha gibidir. Elmanın Allah’a işaret eden yüzlerce yönü ve nisbeti bu isimlerin mâna ve hükümleridir. Mesela elmanın şekli Musavvir ismine, rızık olması Rezzak ismine, âzalarımıza şifa ve vitamin olması Şâfi ismine, ikram ve ihsan olması Kerim ve Mün’im isimlerine, içindeki hikmet ve faydalar Alîm ve Hakîm isimlerine delalet eder ve hakeza. Bunun gibi, her bir mâna bir pencere olup, arkasındaki bir isme işaret ediyor ve o isimleri ispat ediyor. Ve Allah’ı bize bütün isim ve sıfatları ile mükemmel bir şekilde tarif ediyor.
Hülasa olarak, Üstad Hazretleri her bir fen ilminin Allah’ın bir isminin tecellisi olduğunu ve o isme dayandığını söylüyor. Öyle ise fen ilimlerinin en büyük vazifesi ve gayesi, dayandığı ismin hakikatini ilan edip neşretmektir. Bunun yanında, insanlık fen ilimleri sayesinde elbette kâinat kitabından çok şeyleri de keşfetmiş oluyor.
(1) bk. Sözler, Otuz İkinci Söz, Üçüncü Mevkıf.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü