"İsm-i Âzam" ne demektir?
- "İsm-i azam" ile "Her ismin azam mertebesi" arasındaki fark nedir? Her ismin azam mertebesi, ism-i azamın içinde midir?
Değerli Kardeşimiz;
İsm-i a'zam: Allah’ın bütün esmâ-i hünsasının mânâsını içinde toplayan ismidir.
Âzam; “en büyük, en yüce, en azim” demektir. Buna göre, ism-i a'zam, “ilâhî isimler arasında bütün isimleri ihtiva eden en muhit isim” demektir.
Hangi ismin ism-i âzam olduğu kesinlikle bilinmemektedir. Bu ismin gizli bırakılmasının hikmeti, bütün isimlerin, ism-i âzam olabileceği ihtimaliyle zikredilmelerini teşviktir. Risale-i Nur’da bu hikmet nazara verilirken, Ramazanda Kadir gecesinin, cuma gününde duaların kabul saatinin... bu hikmet için gizli kaldığına dikkat çekilir.
İsm-i âzam’ın zâtî isimlerden biri olma ihtimali daha kuvvetlidir. Zira ancak zâtî olan bir isim bütün isimleri içine alabilir.
Zâtî isim denilince de akla öncelikle Allah ismi gelir. Bu ismin Kur’ân-ı Kerim’de en çok geçen isim olması, Kur’ân’ın hülasası kabul edilen Fatiha suresinin, Fatihanın da hülasası olan besmelenin başında yine bu ismin yer alması, onun ism-i azam olma ihtimalini kuvvetlendirir.
“Lafza-i celâl, Zât-ı Akdes’e delalet eder; Zât-ı Akdes de, bütün sıfât-ı kemâliyeyi istilzam eder.” (İşarât-ül- İ’caz)
Bütün isimleri içine alan ism-i âzamın hangi isim olduğu hakkında kesin bilgi bulunmamakla birlikte, İslâm âlimlerinin büyük kısmı bu mübarek ismin, ism-i âzam olabileceğini söylemişlerdir. Bir kul ‘Allah’ dediği zaman bütün ilâhî isimleri ve sıfatları birden yâd etmiş olur.
Allah ismi, bütün ilâhî isimleri câmidir, yani hepsini içine alır. Allah ismi, bütün esmâ-i hüsna gibi, bütün kemâl sıfatları da câmidir. Allah diyen bir kul, bütün ilâhî sıfatları ve bütün esmâ-i hüsnayı birden zikrettiğini bilerek, kendisini ilâhî isimlerin en parlak tecellisi ve ilâhî sıfatlardan haber veren bir hilkat mucizesi olarak yaratan Rabbine sonsuz hamd ve senâ eder.
Nur Külliyatı’nda, insanın ism-i âzama mazhar olduğu, yani mahlûkat içinde Allah’ın bütün isimlerinin tecelli ettiği müstesna bir varlık olduğu kaydedilir.
“Nasıl esmâda bir ism-i âzam var, öyle de o esmânın nukuşunda dahi bir nakş-ı âzam var ki, o da insandır.” (Sözler)
Yine Nur Külliyatı'nda, her ismin de azamî bir mertebesi olduğu kaydedilir ve evliyanın ism-i âzamı farklı görmeleri, kendilerinin mazhar oldukları esmânın farklı oluşuyla izah edilir.
“Hakikî ism-i âzam gizlidir, havassa bildirilir. Fakat her ismin de âzamî bir mertebesi var ki, o mertebe ism-i âzam hükmüne geçiyor. Evliyaların ism-i âzamı ayrı ayrı bulması bu sırdandır.”
Her ismin de azamî bir mertebesi vardır ve evliyanın ism-i â'zamı farklı görmeleri, kendilerinin mazhar oldukları esmânın farklı oluşuyla izah edilir. Bu nedenle her ismin de â'zamî bir mertebesi var ki, o mertebe ism-i â'zam hükmüne geçiyor. Evliyanın ism-i â'zamı ayrı ayrı bulması bu sırdandır. Bu açıdan ism-i â'zam herkes için bir olmaz; belki ayrı ayrı oluyor.
Diğer taraftan, her ismin tecelli yönünden “azamî bir mertebesinin” bulunduğunu bildirir. Meselâ; bir zerrenin yaratılışındaki Hâlık isminin tecellisi ile bütün âlemin yaratılışındaki Hâlık isminin tecellisi arasındaki fark. İşte bu mertebe farkıdır ki, bunlardan ikincisi azamî mertebede bir tecelliyi ifade etmektedir.
Bu konuya Otuzuncu Lem’a'da şöyle bir açıklama getirilir:
“İsm-i Âzam herkes için bir olmaz; belki ayrı ayrı oluyor. Meselâ, İmam-ı Ali (RadıyallahuAnh) hakkında Ferd, Hayy, Kayyûm, Hakem, Adl, Kuddûs, altı isimdir. Ve İmam-ı Âzam'ın İsm-i Âzamı; Hakem, Adl, iki isimdir. Ve Gavs-ı Âzam'ın İsm-i Âzamı; yâ Hayydır. Ve İmam-ı Rabbânînin İsm-i Âzamı; Kayyûm ve hâkezâ, pek çok zatlar daha başka isimleri İsm-i Âzam görmüşlerdir.”
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
İsm-i azam gizlidir zira isimlerin azam derecesini aramaya sevk içindir. İnsan, kendisi için bu araştırmayı yaparken, çeşitli makam ve meratib basamaklarında seyehat eder ve böylece o isimlerin her birisinin nasıl ism-i azam olmaya layık olduğunu anlar. Her bir ismin mertebe-i ulyasından kainata bakmaya teşvik içindir.