Altıncı Mes'ele
İçerikler
-
"Her fen, kendi lisan-ı mahsusuyla mütemadiyen Allah’tan bahsedip Hâlıkı tanıttırıyorlar." Allah -haşa- olmasa bile, mesela matematikte 2+2=4'tür. Bu sabittir, değişmez, yani bir yaratan olmasa da doğrudur bu... Nasıl anlayabiliriz?
-
"Küre-i arz denilen yüz binler başlı, her başında yüz binler mükemmel fabrika bulunan bu seyyar makine-i Rabbâniye..." ifadelerini izah eder misiniz?
-
"Öyle de küre-i arz denilen yüz binler başlı, her başında yüz binler mükemmel fabrika bulunan bu seyyar makine-i Rabbâniye ne derece bu insan fabrikasından büyükse, mükemmelse, o derecede,.." izah eder misiniz?
-
"Öyle de Küre-i Arz eczahanesinde bulunan dört yüz bin çeşit nebatat ve hayvanat kavanozlarındaki ziyahat macunlar ve tiryaklar cihetiyle..." cümlesinde geçen; “nebatat ve hayvanat kavanozları”nı açıklar mısınız?
-
Fenlerden her fen, kendi özel lisanıyla devamlı olarak Allah'tan bahsederek, Allah'ın madde âleminde akisleri görünen isim ve sıfatlarını insanlara tanıttırıyor. Neden bazıları geometri hakikatinin arkasındaki esmaları göremiyorlar?
-
Muallimlerin Allah’tan bahsetmemelerinin sebebi; ilgisizlik mi yoksa dine muhalefet ve rejime hizmetten midir? Onlara bedel, fenlerin dinlenmesi tavsiyesinin sebep ve hikmeti nedir?
-
Risalelerde nebatat, hayvanat nevileri 300.000- 400.000 adet geçiyor. Şu andaki bilim bu sayının çok daha fazla olduğunu söylüyor. Bu farklılığın hikmeti nedir?
-
"Zemin yüzünün ordugâhında ve her baharda yeniden silâh altına alınmış bir yeni ordu-yu Sübhânîde nebatat ve hayvanat milletlerinden dört yüz bin nev’in çeşit çeşit elbise, erzak, esliha, talim, terhisleri gayet mükemmel..." izah eder misiniz?
-
''Öyle de bir senede yirmi dört bin senelik bir dairede muntazaman seyahat eden ve yüz binler ve ayrı ayrı erzak isteyen taifeleri içine alan ve seyahatiyle mevsimlere uğrayıp..." İzah eder misiniz?
-
Altıncı Mesele'de geçen, "meşher-i âzam-ı kâinat", "ordu-yu Sübhani", "fenn-i kitabet", "fenn-i kıraat", "fenn-i hikmetü'l- eşya", "Kur'an-ı ekber-i alem" ifadelerini açıklar mısınız?
-
Altıncı Mesele'de, dünyanın güneşin etrafındaki yörüngesinin 24.000 senelik bir mesafe olduğu ifade ediliyor. Bu mesafe neye göre hesap edilmektedir?
-
"Güneşin yanmasının devamı için, her gün küre-i arzın denizleri kadar gazyağı ve dağları kadar kömür veya bin arz kadar odun yığınları lâzımdır ki sönmesin..." Güneşin bir günlük yakıtı hususunda verilen bilgi neye dayanmaktadır?
-
"Hem meselâ, nasıl ki bir kitap bulunsa ki, bir satırında bir kitap ince yazılmış ve herbir kelimesinde ince kalemle bir sûre-i Kur’âniye yazılmış. Gayet mânidar ve bütün meseleleri birbirini teyid eder ve kâtibini ve müellifini..." Açıklar mısınız?
-
"Hem nasılki bir harika şehirde milyonlar elektrik Lâmbaları hareket ederek her yeri gezerler. Yanmak maddeleri tükenmiyor bir tarzdaki elektrik lâmbaları ve fabrikası, şeksiz, bedahetle elektriği idare eden ve seyyar lâmbaları yapan..." izah?
-
"Yıldızları gazyağsız, odunsuz, kömürsüz yandıran ve söndürmeyen ve beraber ve çabuk gezdiren ve birbirine çarptırmayan bir nihayetsiz kudreti ve saltanatı, ışık parmaklarıyla gösteren..." cümlesini ve “ışık parmakları” tabirini izah eder misiniz?
-
Altıncı Mesele'de arz, gökyüzüyle eş tutulmuştur. Bundaki sebep; görme ve gösterme sırrıyla içindeki insanlara teşhir edildiği için midir, yoksa başka ince bir mana mı vardır?
-
Risalelerde gök cisimleri için, “top güllesinden yetmiş defa süratli” deniyor. Bu nasıl bir hıza tekabül ediyor?
-
"Bazan ağaç gibi bir kelimede bir kasideyi ve çekirdek gibi bir noktada bir kitabın tamam fihristini..." diye devam eden cümlede, bir kelime olan ağaç nasıl bir kaside manasını taşır, misal verebilir misiniz?
-
"Bir tek forması olan baharda, üçyüz bin ayrı ayrı kitaplar hükmündeki üç yüz bin nebatî ve hayvanî taifeleri beraber, birbiri içinde, yanlışsız, hatasız, karıştırmayarak, şaşırmayarak, mükemmel, muntazam ve bazen ağaç gibi..." Açıklar mısınız?
-
"Her kelimesinde çok hikmetler bulunan şu mecmua-i kainat ve bu mücessem Kur'an-ı ekber-i alem, mezkur misaldeki kitaptan..." Açıklar mısınız?
-
"İşte bu fenlere kıyasen, yüzer fünûndan her bir fen, geniş mikyasıyla ve hususi âyinesiyle ve dürbünlü gözüyle ve ibretli nazarıyla bu kâinatın Hâlık-ı Zülcelâlini esmâsıyla bildirir, sıfâtını, kemâlâtını tanıttırır." cümlesini açıklar mısınız?
-
"İşte bu muhteşem ve parlak bir bürhân-ı vahdâniyet olan... diye o mektepli gençlere dedim.” Kur’an’da bu ayetlerin tekrarla nazara verilmesinin “vahdaniyet hüccetlerini ders vermekle” ilgisini açıklar mısınız?
-
Meyve Risalesi'nin Altıncı Mesele'sinde geçen, "bir tek sahife olan zemin ve bir tek forma olan bahardan" kasıt nedir, açıklar mısınız?
-
"İnsan binler çeşit elemler ile müteellim ve binler nevi lezzetler ile mütelezziz olacak bir zihayat makine …" Bu paragrafta, insanın mahiyeti ve Rabbi ile münasebeti çok kısa ve veciz bir şekilde anlatılmaktadır?
-
"İnsan binler çeşit elemlerle müteellim ve binler nev’î lezzetlerle mütelezziz olacak bir zîhayat makine ve gayet derece acziyle beraber hadsiz maddî-mânevî düşmanları ve nihayetsiz fakrıyla beraber hadsiz zâhirî ve bâtınî..." Açıklar mısınız?
-
"Onu tanıyan ve itaat eden, zindanda dahi olsa bahtiyardır. Onu unutan, saraylarda da olsa zindandadır, bedbahttır." Açıklar mısınız?