Hicr suresinin 94. ayetinde Kur'an'ın üslubundaki kuvvet nasıl görülüyor? Adam ne anlamış ki secde etmiş?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"Daha sair kelimat-ı Kur'aniyeyi bunlara kıyas edebilirsin. Âdeta basit, melûf birer kelime iken, latif manaların definelerine birer anahtar vazifesini görüyor."

"İşte, ekseriyetle üslub-u Kur’an’ın geçen tarzlarda ulvi ve parlak olduğundandır ki, bazan bir bedevî Arap, bir tek kelama meftun olur, Müslüman olmadan secdeye giderdi. Bir bedevî فَاصْدَعْ بِمَا تُؤْمَرُ ["Emrolunduğun şeyi açıkla.” (Hicr, 15/94)] kelamını işittiği anda secdeye gitti. Ona dediler: 'Müslüman mı oldun?' 'Yok,' dedi. 'Ben şu kelâmın belâğatine secde ediyorum.'(Sözler, Yirmi Beşinci Söz, Birinci Şule)

Açıkçası o Arab’ın bu kelamdan hissettiği belagat ve inceliğe bizim tevafuk edip idrak etmemiz mümkün değildir.

Zaten belagat imamlarından bazıları, "Belagat tarif edilmez, zevk edilir." demişler. Üstad Hazretleri bu hususa şu şekilde işaret ediyor:

"Fakat Abdülkahir-i Cürcânî, Zemahşerî, Sekkâkî gibi belagat imamlarınca, beşerin kuvveti Kur’ân’ın yüksek üslup ve nazmına yetişemediğinden, aczi tezahür etmiştir. Bir de, Sekkâkî demiştir ki: 'İ’câz, zevkîdir; tarif ve tabir edilemez.' مَنْ لَمْ يَذُقْ لَمْ يَدْرِ Yani, fikriyle i’câzı zevketmeyen, tarifle vakıf olamaz; bal gibidir." (İşârâtü'l-İ'câz, Bakara Sûresi, Ayet: 23, 24)

İşte ekseriyetle üslub-u Kur'an geçen tarzlarda ulvi ve parlak olduğundandır ki; bazen bir bedevî Arap bir tek kelama meftun olur, Müslüman olmadan secdeye giderdi.

Bir bedevi فَاصْدَعْ بِمَا تُؤْمَرُ kelamını işittiği anda secdeye gitti.

Ona dediler: "Müslüman mı oldun?"

"Yok" dedi, "Ben şu kelamın belagatine secde ediyorum."

Üstte geçen ayet

“Şimdi sen, emrolunduğun şeyi çatlatırcasına bildir.” (Hicr, 15/94)

mealinde olup Hz. Peygambere (asm) gelen vahyi açıktan, çekinmeden ve ısrarla tebliğ etmesini bildirir. “Gök ağlamayınca yer gülmez.” şeklinde edebî bir ifade, sözün kalitesinden anlayan kimseleri nasıl heyecanlandırır, takdire sevk ederse, ilahi kelamda yer alan ifadeler de “söz sarraflarını” öyle heyecanlandırmış, takdire sevk etmiştir. Ancak ayetin meali onun söz hususiyet ve meziyetlerini birebir aksettiremediği cihetle, “Aynı tesiri biz neden hissetmiyoruz?” şeklinde bir sualin zihne gelmemesi gerekir.

Bunu şöyle bir misalle daha iyi anlayabiliriz:

“Yola çık, yol açık.” cinaslı bir ifadedir. Vurgu iyi yapılarak söylendiğinde, muhatabında tesir bırakmaması düşünülemez. Ama bu ifadeyi İngilizce veya Arapça gibi bir dile çevirdiğimizde, manayı aktarabilsek bile cümledeki cinas sanatını yansıtabilmemiz mümkün olmayacaktır. Benzeri bir durumu "Çaresizseniz, çare sizsiniz." cümlesi için de söyleyebiliriz.

İlave bilgi için tıklayınız:

- "Emrolunduğun şeyi açıkla." meâlindeki "فَاصْدَعْ بِمَا تُؤْمَرُ" âyetindeki belagat nedir, nasıl bir şeydir?

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...