Hüve ile beraber tevhid ifadelerinin zikredilmesindeki hikmet nedir? Lafzında ve maddî cihette bir hayalî ve fikrî seyahat ne manaya geliyor? İman mesleğinin vücub derecesindeki suhuleti ne demektir?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"Kardeşlerim, لاَۤ اِلٰهَ اِلاَّ هُوَ ve قُلْ هُوَ اللّٰهُ deki (هُو) 'Hû' lâfzında, yalnız maddî cihette bir seyahat-ı hayaliyye-i fikriyyede hava sahifesinin mütalâasıyla ani bir surette görünen bir zarif nükte-i tevhidde; meslek-i îmâniyyenin hadsiz derece kolay ve vücub derecesinde sühuletli bulunmasını ve şirk ve dalaletin mesleğinde hadsiz derecede müşkülatlı, mümteni binler muhal bulunduğunu müşahede ettim. Gayet kısa bir işaretle o geniş ve uzun nükteyi beyan edeceğim.”(1)

“La ilahe illahu” ve “Kul huvellahu” da geçen “hüve” zamiri, açıkça Allah'a delâlet ettiği gibi, bu “Hüve Nüktesi”ndeki “hüve” zamiri de Allah'a delâlet eder. Ve bu nüktenin temelinde Allah'ın varlığını ve birliğini ispat vardır.

"Lafzında yalnız maddî cihette bir seyahat-ı hayaliye-i fikriye,..” ifadesinde kastedilen mana şudur:

Biz evvela “hüve” kelimesini telaffuz ederken kullandığımız havayı, onun vazifelerini, bir anda nice işleri birlikte yapmasındaki harikalığı hayal edecek, düşünecek ve bu konuda bir seyahat yapacağız. Hüvenin mânâsına daha sonra geçeceğiz.

“Ani surette görünme” ifadesi, Üstad'ın hava sahifesini mütalâası esnasında, bu nüktede verilen derslerin onun kalbine bir ilham, bir sünuhat olarak doğduğunu bildirmektedir.

“Meslek-i îmâniyyenin hadsiz derece kolay ve vücub derecesinde sühuletli bulunması”

Vücub; “vacip olma, kesinlikle olma, zaruri olma, aksinin düşünülemeyeceği kadar kat’î olma” gibi mânâlara gelir. Bunun zıddı, “imtina”dır, yani “varlığı imkânsız olma, kesinlikle olmama” demektir.

“Vücub-ü vücud”, Allah’ın varlığının vacip olduğunu, olmamasının düşünülemeyeceğini, ezelî ve ebedî olduğunu ifade eder.

Mahlûkatın varlıkları “mümkün” grubuna girer, olup olmamaları müsavidir, Allah’ın irade etmesiyle var veya yok olurlar.

Allah’ın şerikinin varlığı ise mümteni”dir, olması imkânsızdır.

“Bir harf kâtipsiz olmaz.” ifadesi üzerinde konuşacak olursak, bir harfin mutlaka bir kâtibi olması şarttır, aksi düşünülemez, kâtibin varlığı vücub derecesinde kat’îdir, zaruridir. O harfin kendi kendine olması yahut mürekkep zerrelerinin o harfi yazmaları ise imkânsızdır, mümtenidir.

Bir harfin kâtip tarafından yazıldığını kabul etmek vücub derecesinde kolaydır, bunun aksini kabul etmek ise mümtenidir, imkânsızdır.

(1) bk. Sözler, On Üçüncü Söz, Hüve Nüktesi.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...