"Bir çiçeğin yaratılmasını esbaba havale etsek, toprağın her bir zerresinin o çiçeği hâsiyetiyle tanıması lazım gelir." deniliyor. Halbuki modern ilme göre, çiçeklerin farklılıklarının tohumlarındaki DNA sebebiyle olduğu söyleniyor.
Değerli Kardeşimiz;
Bu konuyu şöyle özetleyebiliriz.
Evvela, toprak olmasa, güneş ve hava olmasa DNA tek başına bir mana ifade etmez. Kader kalemiyle yazılan bir tohumun çatlayıp filizlenmesi için, bütün sebeplerin bir araya gelmesi, onun imdadına koşması gerekir. Ya diyeceğiz ki, “Her bir sebep kendi başına bütün bu işleri biliyor, ona göre hareket ediyor." ya da "Bu hârika işler her şeyin tedbir ve idaresini yapan, her şeyin dizgini elinde ve hazinesi yanında olan Allah’ın sevk ve idaresi ile oluyor.”
Bilindiği gibi, her fiilin bir faili vardır. Fail ise ancak ilim ve şuur sahibi olmalıdır. Yazılmış bir kitabı, “kalemin yazdığı” söylenemez. Tohum da hârika bir kitaptır.
DNA denilen şey, çiçeğin bütün plan ve parogramının ince ve latîf hatlar ile tohuma yazılmasıdır; bir bilgisayar programının yazılması gibi.
DNA denilen şeyi o tohuma veya çekirdeğe yazmak mükemmel ve muazzam bir hâdisedir. DNA’yı o tohuma veya çekirdeğe yazmakla iş bitmiyor. Onun açılıp inkişaf etmesi için diğer sebeplerin de istihdam edilmesi gerekiyor. DNA’yı yazan ile sebepleri istihdam edenin aynı zat olması zaruridir, aksi düşünülemez.
Zaten toprağın çiçeği tanıması söz konusu değil. Bununla birlikte toprağın içindeki zerrelerin o çiçeğin bünyesinde hareket etmesi, iş görmesi tevhidi ispat etmekte, “kudret-i Samedâniye”yi göstermektedir.
Tohum, toprak ile buluşmadıkça DNA denilen şifreler harekete geçmiyor. Öyle ise toprak ile tohum arasında o muazzam irtibatı kimin tayin ettiğini düşünmek lazım.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü