"İblis’in en mühim bir desisesi, kendini, kendine tabi olanlara inkâr ettirmektir." Şeytan kendini neden inkâr ettiriyor?
Değerli Kardeşimiz;
Bu sorunun cevabı Yirmi Birinci Söz'ün İkinci Makamı olan Vesvese Risalesinde geçmektedir. Kısa bir pasajını buraya alıyoruz:
"Hem bununla beraber, o çirkin sözler, senin kalbinin sözleri değil. Çünkü senin kalbin ondan müteessir ve müteessiftir. Belki kalbe yakın olan lümme-i şeytaniden geliyor. Vesvesenin zararı, tevehhüm-ü zarardır. Yani onu zararlı tevehhüm etmekle, kalben mutazarrır olmaktır. Çünkü hükümsüz bir tahayyülü hakikat tevehhüm eder. Hem şeytanın işini kendi kalbine mal eder; onun sözünü ondan zanneder. Zarar anlar, zarara düşer. Zaten şeytanın da istediği odur." (Sözler, Yirmi Birinci Söz, İkinci Makam.)
Özetle şunu anlıyoruz; şeytan kendi varlığını unutturmak veya inkâr ettirmekle, insanın fena duygu ve düşüncelerinin kaynağının insanın kendisi olduğunun telkin etmek istiyor. Bunun neticesinde de insanda bir karamsarlık ve ümitsizlik meydana geliyor. "Ben ne kadar bozulmuşum ki bu tür düşünce ve duygular bende bulunuyor." diyerek kendini salabiliyor.
İşte şeytan bu damarı işleterek ona şu telkinde bulunur:
"Senin fıtratın bozulmuştur. Bir taraftan bu pis duygular, diğer taratanda namaz, oruç ve ibadet bir arada olmaz."
diyerek muhatabını aldatır. Hâlbuki, o fena ve pis duyguların kaynağı insanın kalbi değildir. Şeytanın insanın kalbine verdiği veya üfürdüğü telkinler ve vesveselerdir.
Ayrıca şeytan cin taifesindendir; cinlerin varlıkları ise Kur’an’da kati bir şekilde beyan edilmiştir. Şayet bir kimse cinleri ve şeytanı inkâr ederse imanı gider. Zira cinleri ve şeytanları inkâr etmek demek, Kur’ân’ı inkâr etmek demektir. Şeytanın varlığını inkâr etmenin imana böyle azim bir zararı vardır.
Bu nedenle şeytan kendine tabi olanlara, inançlarına zarar versin diye kendini inkâr ettirme gibi bir durumu vardır.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar