"İbni Hacer'in ne dediğini anlamak maksadıyla değil. Bu ikinci tarik de zamana muhtaçtır." Zamana olan ihtiyaç ile birlikte açar mısınız?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"Hâcât-ı diniyede cumhurun enzarını doğrudan doğruya, câzibe-i i'câz ile revnakdar ve kudsiyetle hâledar ve daima iman vasıtasıyla vicdanı ihtizaza getiren hitab-ı Ezelînin timsali bulunan Kur'ân'a çevirmek üç tarikledir:"(1)

İnsanların dikkatini ve nazarını Kur’an’a çevirmek üç şekilde olabilir.

"1. Ya müellifînin bihakkın lâyık oldukları derin bir hürmeti, emniyeti tenkitle kırıp o hicabı izale etmektir. Bu ise tehlikedir, insafsızlıktır, zulümdür."

Birinci yol, Kur’an’ı anlatan saygın ve güvenilir alimlerin saygınlığını ve güvenirliğini kırıp dikkatleri Kur’an’a çekmektir. Ki bu yol o alimlere karşı bir saygısızlık bir hürmetsizlik bir insafsızlık olacağı için, bu yol uygun değildir. Mesela, insanların teveccüh ve ilgisini Kur’an’a çekebilmek için İmam-ı Gazali’yi kırıp tenkit etmek tehlikedir, insafsızlıktır, zulümdür.

"2. Yahut, tedricî bir terbiye-i mahsusayla kütüb-ü şeriatı şeffaf birer tefsir suretine çevirip, içinde Kur'ân'ı göstermektir: Selef-i Müçtehidînin kitapları gibi, Muvatta, Fıkh-ı Ekber gibi."

"Meselâ, bir adam İbni Hacer'e nazar ettiği vakit, Kur'ân'ı anlamak ve Kur'ân'ın ne dediğini öğrenmek maksadıyla nazar etmeli. Yoksa İbni Hacer'in ne dediğini anlamak maksadıyla değil. Bu ikinci tarik de zamana muhtaçtır."

İkinci yol ise, özel ve yavaş bir eğitim sistemi ile insanların dikkat ve nazarını geliştirip Kur’an’ı anlayacak bir seviyeye çıkarmaktır. Ve şeriat kitapları saydam bir hale gelip bakıldığında, Kur’an’ın meziyetlerini yansıtan bir ayna gibi olmalıdır. Ki bu da bir süreç işidir, birden olacak bir şey değildir.

Muvatta, Fıkh-ı Ekber gibi eserler bu konuda iki güzel örnektir. Yani bu iki eser saydam bir ayna olduğu için, bakıldığında direkt Kur’an’ın üstün meziyetleri görülüyor. Bu iki eser sahiplerinin kabiliyet ve görüşleri, Kur’an’ın meziyetlerini anlamaya engel olmuyor. İbn-i Hacer, Kur’an’ı anlamaya bir basamak ve vesile olmalıdır, bir maksat ve hedef olmamalıdır.

"3. Yahut cumhurun nazarını, ehl-i tarikatın yaptığı gibi, o hicabın fevkine çıkararak, üstünde Kur'ân'ı gösterip, Kur'ân'ın hâlis malını yalnız ondan istemek ve bilvasıta olan ahkâmı vasıtadan aramaktır. Bir âlim-i şeriatın va'zına nisbeten, bir tarikat şeyhinin va'zındaki olan halâvet ve câzibiyet bu sırdan neşet eder."(2)

Üçüncü yol ise, cumhurun nazarını birden yüksek bir mevkie çıkarıp direkt Kur’an ile muhatap etmektir ki, bu herkesin gidebileceği bir yol değildir. Bu yol kabiliyeti yüksek seviyede olan bazı özel insanlara mahsustur. İnsanların genelini böyle bir yolla Kur’an’a muhatap kılmak mümkün değildir.

Bu üç yol içerisinde cumhurun gidebileceği en makul yol ikinci yoldur. Bu da eğitim ve süreçle olabilir.

Dipnotlar:

(1) bk. Sünuhat, Kur’ân’ın Hâkimiyet-i Mutlakası.
(2) bk. age.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 2.320
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...