"İ’lem Eyyühe’l-Aziz! Bir tarlaya zer’edilen bir tohum, mânevî bir sur ve bir duvardır. O tarlayı tohum sahibine mal eder. Başkasının tasarrufuna mâni olur..." Devamıyla izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"İ’lem Eyyühe’l-Aziz! Bir tarlaya zer’edilen bir tohum, mânevî bir sur ve bir duvardır. O tarlayı tohum sahibine mal eder. Başkasının tasarrufuna mâni olur. Kezâlik küre-i arz tarlasına zer’edilen nebatat, hayvanat tohumları manevî bir sur ve bir seddir ki, şirketi menediyor; gayrı, müdahaleden tardeder."(1)
Maddi surlar, düşmanın kaleye girmesine engel olduğu gibi, bir tarlaya ekilen her bir tohum da manevî bir sur oluyor ve manen diyor ki, “Ben kimin isem ekildiğim bu tarla da onundur." Böylece, şirkete yani başkalarının o tarlaya sahip çıkmasına fırsat vermiyor.
Dünyanın tümü bir tarla gibidir. Bu tarlaya ekilenler üç ana gruba ayrılıyor:
-Tohumlar ve çekirdekler,
- Yumurtalar,
- Nutfeler.
Her üçünde de yaratılacak mahlûkun bütün özellikleri kaderin harika bir planıyla yerleştiriliyor. Sonra bu küçücük planlar Fettah isminin tecellisiyle açılıyorlar, İlâhî kudretle büyütülüyor ve son hallerine getiriliyorlar.
Buna göre, ağaçlar ve başaklar da balıklar ve tavuklar da insanlar ve koyunlar da aynı tarlanın mucize mahsulleridirler. Birine sahip olamayan tamamına sahip olamaz. İşte bu mahsuller şirketi reddeder, yani başka şeriklerin müdahalesine karşı bir sur olurlar.
(1) bk. Mesnevi-i Nuriye, Onuncu Risale.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü