İnsandaki "sır hissi" nedir, "kainattaki esrar" nedir; bu ikisi birbiriyle alakalı mıdır?
Değerli Kardeşimiz;
İman ve hidayet, öyle bir nurani iksirdir ki; kainatın ya da maddi alemlerin altında duran ince yazıları ve manaları açığa çıkarıp, sır olmaktan kurtarıyor. Yirminci Mektup'taki esrar, Allah’ın isim ve sıfatlarının kainatta tecelli eden mana ve esaslarının, iman ve hidayet sayesinde keşfolunup okunması anlamındadır. Allah’ın isim ve sıfatlarının, esrar yani görünmez ve sır olarak kalması, küfür ve gafletten dolayıdır. İman ve marifet bu perdeyi kaldırıp yırttığı için, hakikatler sır ve esrar olmaktan çıkıp, ayan beyan bir şekle dönüşüyor.
İnsandaki sır denilen şey ise; daha çok adı ve mahiyeti bilinmeyen duygular anlamında kullanılmıştır. Birçok his ve duygular bilinirken, bir çoğunun da varlığı hissedildiği halde mahiyet ve keyfiyeti bilinmiyor. İnsan, hayatın en cami ve mükemmeline mazhar olduğu için, birçok hisler ve duygular ile donatılmıştır. Allah kendi isim ve sıfatlarını tanıtmak için, insana bu isim ve sıfatları tartıp tanıyacak cihazlar vermiştir. Bu cihaz ve duyguların adedi, bilineni ve bilinmeyeni çoktur.
İşin uzmanları bu duygu ve latifeleri ana hatları ile tespit ve tayin etmişlerdir. Burada bunlardan herkesin rahatlıkla bilebildiği zahiri ve batini hislerin yanında, bir de bilinmeyen hisler ve duygulara işaret ediliyor. Bu bilinmeyenlerden iki tanesini Üstad Hazretleri saika ve şaika şeklinde tespit ettim diyor.
Saika: Şuuru olmaksızın bir şeye sevk olunmaktır. Buna sevk-i İlahi de denir. İnkarcı filozoflar buna sevk-i tabii veya içgüdü adını veriyorlar. Üstad burada arının mükemmel ve hikmetli vazifeleri görmesini, sevk-i İlahi anlamında saika duygusu ile izah ediyor. Yani Allah arıya ne yapacağını saika duygusu ile talim ediyor. Onu bu duygu vasıtası ile yönlendiriyor. Yoksa aklı ve şuuru olamayan arının, o hikmetli ve mükemmel vazifeleri kendi başına görmesi ya da kör ve sağır tabiatın sevki ile yapması imkansıdır.
Şaika: Canlılardaki şevk ve motive duygusudur. Allah, mahlukatına yapacağı vazifeleri saika ile bildirirken, o vazifelere karşı istek ve arzuyu da şaika duygusu ile takviye ve teyit ediyor.
Tabi bu saika ve şaika duyguları, her canlıda aynı derece ve mertebede görünmez. İnsanlarda daha cami ve daha mükemmeldir.
Arı saika ve şaika duyguları sayesinde gider, çiçeği bulur, onunla dostluk kurar, ona bir şeyler verir, ondan bir şeyler alarak her bir nebatla münasebet kurar. İşte arıya bütün bu davranışları yaptıran temel nimet; hayat nimetidir. İnsandaki bütün duygu ve latifeleri çalıştırıp anlamlandıran da hayattır.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar